"Motorlar büyük bir gürültüyle çalışmaya başladı ve vapur titreyerek tam yol ileri hareket etti. Saat 16.30'u gösteriyordu. Vapur, Dolmabahçe Sarayı önünde dizilmiş düşman zırhlıların arasından geçerek, bir yılan gibi kıvrılan Boğaz'ın sularını yara yara, yalıları, binaları, camileri, birer birer arkasında bırakarak Karadeniz'e doğru yol alıyordu. Mustafa Kemal, vapurun kıç güvertesinde oturmuş, sigarasını yakmıştı. Gözleri denizin rengini almıştı. Dolmabahçe Sarayı önünde dizilmiş toplara öğleden sonra güneşinde göz kamaştıracak şekilde parıldayan düşman zırhlılarına nefretle baktı. İşgal altındaki İstanbul'u geride bırakıyorlardı. Bu dünya güzeli şehri, kim bilir bir daha ne zaman görebileceklerdi? Bu vapura binip Samsun'a hareket etmesine neden olan gelişmeleri düşünmeye başladı."Bu kitap, Gazi Mustafa Kemal Paşa ile birlikte İstanbul'dan 16 Mayıs 1919'da Bandırma Vapuru'yla üç gün süren zorlu bir yolculuk sonrası 19 Mayıs 1919'da Samsun'a vararak, ulusal kurtuluşun ilk kıvılcımını çakanların öyküsünü anlatıyor.
Kurtuluş Savaşının oldukça karanlıkta kalan bir evresinin ayrıntılı hikayesini bu kitapta bulabilirsiniz. Yazar 1919 yılının o karanlık dönemlerini akıcı bir dille romanlaştırmış. Yolculukla ilgili çeşitli iddialar da kitapta cevaplanmış. Özellikle Bandırma yolcularının hayatlarının sonraki dönemlerindeki hikayeleri çok ilginç. Bunlardan bana en ilginç gelen ise Behiç Erkin oldu. TCDD kurucularından olan bu lojistik uzmanı, 2.Dünya Savaşı yıllarında Paris Büyükelçisi olarak işgal altındaki Fransa’da toplama kamplarına götürülmek için aranan Yahudiler için bir can simidi oluyor. Kendisinin hayatını anlatan Büyükelçi kitabını sabırsızlıkla okuyacağım.
Kitap Yorumları - (1 Yorum)
Kurtuluş Savaşının oldukça karanlıkta kalan bir evresinin ayrıntılı hikayesini bu kitapta bulabilirsiniz. Yazar 1919 yılının o karanlık dönemlerini akıcı bir dille romanlaştırmış. Yolculukla ilgili çeşitli iddialar da kitapta cevaplanmış. Özellikle Bandırma yolcularının hayatlarının sonraki dönemlerindeki hikayeleri çok ilginç. Bunlardan bana en ilginç gelen ise Behiç Erkin oldu. TCDD kurucularından olan bu lojistik uzmanı, 2.Dünya Savaşı yıllarında Paris Büyükelçisi olarak işgal altındaki Fransa’da toplama kamplarına götürülmek için aranan Yahudiler için bir can simidi oluyor. Kendisinin hayatını anlatan Büyükelçi kitabını sabırsızlıkla okuyacağım.