Bu sıra dışı roman, adsız ama açıkça Tsıpkin’in kendisinden başkası olmayan Yahudi anlatıcısının Moskova’dan Leningrad’a 1970’lerdeki tren yolculuğu ile başlar. Orada hayranı olduğu Dostoyevski’nin son günlerini geçirdiği evi ziyaret etmeyi planlamıştır. Trende Dostoyevski’nin ikinci eşi Anna Grigoriyevna’nın günlüğünü okumaya koyulur. Yolculuk sırasında Tsıpkin’in düşüncesi iki paralel alanda ilerler. Ortaya çıkan iki katmanlı bir anlatıdır. Birincisi güçlü bir yaratıcı düş: 1867’de Dostoyevski ve Anna’nın yurt dışında geçirdikleri baharı ve yazı, özellikle Baden Baden’deki fırtınalı günlerini ve daha sonra Dostoyevski’nin Petersburg’daki ölümünü tahayyül. Diğeri Yahudi anlatıcı- yazarın kendi hikâyesi: 1934-37 Büyük Terör’ünden !970’lere Sovyet gerçekliğiyle ve güçlü bir yaratıcı olduğu kadar bağnaz bir Yahudi düşmanı olan Dostoyevski’ye duyduğu hayranlıkla yüzleşmesi.
Okuduğum her sayfada büyük bir ağırlığın altın da eziliyormuşum gibi hissettim. Öyle yerler var ki okuduktan sonra ister istemez düşünüyorsunuz. Okuyun ve okutun efendim..
Konu Dostoyevski olunca zaten okunması için yeterli sebebe sahip olan bu kitabı, hem Dostoyevski’nin yaşamının bir bölümünü öğrenmek hem de yaşadığı ve romanlarında konu edindiği yerlerin fotoğraflarını da görmek isteyenlere tavsiye ederim.
Ben bu kitabın romanla bir alakasını bulamadım. Her şey o kadar karışık ki. Ne anlatılmak isteniyor, ne verilmek istenmiş onu kitabın sonunda bir türlü bulamadım. Dostoyevskinin hayatıysa eğer roman olarak nitelemek yanlış olacaktır diye düşünüyorum. Zorlanarak okuduğum, sıkılarak okuduğum kitaplardan biri.
Kitap Yorumları - (3 Yorum)
Okuduğum her sayfada büyük bir ağırlığın altın da eziliyormuşum gibi hissettim. Öyle yerler var ki okuduktan sonra ister istemez düşünüyorsunuz. Okuyun ve okutun efendim..
Konu Dostoyevski olunca zaten okunması için yeterli sebebe sahip olan bu kitabı, hem Dostoyevski’nin yaşamının bir bölümünü öğrenmek hem de yaşadığı ve romanlarında konu edindiği yerlerin fotoğraflarını da görmek isteyenlere tavsiye ederim.
Ben bu kitabın romanla bir alakasını bulamadım. Her şey o kadar karışık ki. Ne anlatılmak isteniyor, ne verilmek istenmiş onu kitabın sonunda bir türlü bulamadım. Dostoyevskinin hayatıysa eğer roman olarak nitelemek yanlış olacaktır diye düşünüyorum. Zorlanarak okuduğum, sıkılarak okuduğum kitaplardan biri.