İslamiyet, özellikle ibadete ilişkin ayrıntıları birebir uygulandığında, muhakkak ki yaşanması en zor dinlerden biridir. Ne var ki, kullarını zora koşan Tanrı değildir. Kuralların böylesine ayrıntılı ve abartılı (olmasının) gerçek nedeni, Kur’an’ın çizdiği yolu mezheplere ve tarikatlara bölen, ardından da Allah’a yol bulabilmek için şeyhler, şıhlar üreten din fanatizmidir. Yaratıcının dini, şu hazretlerinden-(bu) hazretlerinden oluşmuş bir ruhban hanedanlığının bıraktığı kalıntılarla doludur. Mirasın günümüzdeki varisleri ise, -misyonlarını sürdürebilmek adına- atalarına bile parmak ısırtan bir kararlılıkla o köhne inançların dokunulmazlığına hala arka çıkmaktadırlar. Bu kitabın ana hedefi, kemikleşmiş tabuları ve geleneksel kabulleri yıkarak, çağdaş bir din bilincinin temelleri üzerinde yalnızca Kur’an’a dönük, saf ve basit ilkelere dayalı yeni bir İslam anlayışı yapılandırmaktadır. Ancak baskıların ve korkuların beyinlerimizde yaptığı tahribat öyle onarılmazdır ki, hurafelerden arınmanın veya ne kadar akılcı olursa olsun, başka görüşlere inanmanın bizim kuşağımız için artık olanaksız olduğunu biliyorum. Gene de, sorulmamış, sorgulanmamış ya da cevaplanmamış soruların yanıtlarını ararken, nasıl bir yanılgı içinde dönüp durduğumuzu er geç kabullenmek zorunda kalacağınıza eminim.