Kapitalizmin insanlar arası ilişkilerde yarattığı tahribatı tanımlamak için kullanılagelmiş çeşitli kavramlar arasında en çarpıcı ve en kolay anlaşılanlardan biri olan "şeyleşme", sermayenin bilinç üzerindeki somut etkilerini tanımlama konusunda eşsiz bir araç gibi görünür. Gelgelelim 20. yüzyılda ağırlık kazanan ikici, "seküler" düşünce modellerinin etkisiyle gözden düşmüştür. Bewes bu eğilime karşı çıkarak bir toplumsal/kültürel endişe biçimi olarak yeniden formüle ettiği "şeyleşme" kavramının "geç kapitalizm" döneminde de hâlâ çok işe yarayabileceğini öne sürüyor. Bahsedilen ikici modellere karşı, her ikiliğin, içerdiği terimleri aşan ve sentezleyen üçüncü bir varoluş düzeni tarafından dolayımlandığı üçlü diyalektik ya da 'dinsel' modeli yaratıcı bir biçimde tekrar ele alıyor: "Şeyleşme kavramını, içerdiği örtük dinsellik nedeniyle bir kenara atmaktansa... sekülarizm ile din arasındaki karşıtlığı dolayımlamaya ve bu yolla şeyleşme kavramını rehabilite etmeye çalıştım," diyor.Adorno'dan Derrida'ya, Lukács'dan Negri'ye neredeyse bütün bir 20. yüzyıl fikriyatının kapsamlı ve eleştirel bir analizini sunan, Proust ve Flannery O'Connor gibi edebiyatçıların eserlerinden de sık sık yararlanan bu kitabın ilgiyle okunacağını umuyoruz.
Felsefe meraklılarına tartışarak okuyacakları bir kitap. felsefe alanında meraklı değilseniz ve ileri okuma yapmamışsanız uygun değil. Ama çok farklı, uç konuya yazılmış kitap.Zor okudum.
Kitap öncelikle Felsefe özelinde meraklı olanlar için bir ziyafet. Temel iddiası olan şeyleşmenin ontolojik temellerini detaylı inceliyor, ama, marksist bakışla ele aldığı iddiasına rağmen kapitalizmde üretim ilişkilerinin ve sürecin olmazsa olmazı olan bireyin araçsallaşmasına, zaman faktörüne değinmiyor, ontolojik izahın neyin sonucu olduğu belli değil, insan ihtiyaçlarının karşılanmasında ki zorunluluk, bunun başka nasıl olabileceğine dair bir açıklama da yok, yani mevcut güdüsel temellerin bir zorunlu gidişi olarak kapitalizm olgusu yer almıyor, yoksa şeyden de beter olduğumuzu biz de biliyoruz, bir de kitap materyalist bir aşkınlık perspektifi geliştirmek istiyormuş, bu da herhalde arabanıza binip benzin koymadan bu araba yürür diye düşünmeye benziyor. Bu durumda ‘Ülgener’ okumak daha ilginç olabilir.
Kitap Yorumları - (2 Yorum)
Felsefe meraklılarına tartışarak okuyacakları bir kitap. felsefe alanında meraklı değilseniz ve ileri okuma yapmamışsanız uygun değil. Ama çok farklı, uç konuya yazılmış kitap.Zor okudum.
Kitap öncelikle Felsefe özelinde meraklı olanlar için bir ziyafet. Temel iddiası olan şeyleşmenin ontolojik temellerini detaylı inceliyor, ama, marksist bakışla ele aldığı iddiasına rağmen kapitalizmde üretim ilişkilerinin ve sürecin olmazsa olmazı olan bireyin araçsallaşmasına, zaman faktörüne değinmiyor, ontolojik izahın neyin sonucu olduğu belli değil, insan ihtiyaçlarının karşılanmasında ki zorunluluk, bunun başka nasıl olabileceğine dair bir açıklama da yok, yani mevcut güdüsel temellerin bir zorunlu gidişi olarak kapitalizm olgusu yer almıyor, yoksa şeyden de beter olduğumuzu biz de biliyoruz, bir de kitap materyalist bir aşkınlık perspektifi geliştirmek istiyormuş, bu da herhalde arabanıza binip benzin koymadan bu araba yürür diye düşünmeye benziyor. Bu durumda ‘Ülgener’ okumak daha ilginç olabilir.