"İran Devrimi gündelik haber değerinden daha fazla bir anlam taşımaktadır. Çünkü zamanı donduran ve önemli kılan 'o günün' bakış açısıdır. Amacım, yaşadığım çok ilginç üç dönemi anlatmak; Şah, devrim ve devrim sonrası bir yıl. Bu son dönem tüm Humeyni yönetimden farklı bir sosyal görüntü sunmaktadır. İran Devrimi, bu yüzyılda Rus ve Çin devriminden sonra bir toplum tasarımı olarak ortaya çıkan son devrimdir. İran'ı ve İran'da olanları anlamak Türkiye için bir zorunluluktur. Türkiye aşiret gücüne ulaşmak yerine demokrasiye, açgözlülüğün politikası yerine politikalar üreten kurumlara ulaşmayı hedeflerse Ortadoğu'daki ve dünyadaki yerini belirleyecek ve bunu bir güce dönüştürebilecek.
Bu dönemi yaşamış birinin gözüyle daha farklı bir değerlendirmenin olacağını ummuştum. Ancak yapılan basma kalıp değerlendirmeler çok tatmin edici olmamakla birlikte sadece bir cümle bende soru işareti oluşturdu. O da “Türkiye”nin İran için doğu ve batının ayrılması gerektiğini ifade eden cümle.Onun dışında Erbakan dönemine ait zaman diliminde kalmış görüşleri anlatan bir kitap.
İran devrimine ait birkaç farklı bilgi bulabilmek için satın almıştım. Yazarın görüşlerini ve kendisini tanıdığım için fazla bir beklentim yoktu ve sonuç da öyle oldu. Kitabın altı sayfasının basılmamış olduğunu ve çok eski bir baskı olduğunu da söylemeliyim.
Eser kimi bölümlerinde yer yer ortadoğunun içerisine girdiği süreci anlatırken kimi zaman da aşırı milliyetçi bir tarafında sözcüsü gibi davranmıştır. Burada amaç bağa girip üzüm yemekmidir, bağcıyı dövmekmidir, anlamış değilim. Ancak eseri ele alırken yapılan karşılaştırmalar İran Türkiye sentezlerinin yeteri kadar verimli olduğu düşüncesinde de değilim…
Olayları olduğu gibi değilde kendi görüşü çerçevesinde değerlendiren yazar, kitap boyunca tatmin edici şeyler yazamamış ve sonunda ” Muhammed’in kurduğu dinin amacı, bütün ulusların üstünde kapsamlı bir Arap Milliyetçiliğidir.” tesbiti ile kendi adıma sınıfta kalmış bir eser.
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
Bu dönemi yaşamış birinin gözüyle daha farklı bir değerlendirmenin olacağını ummuştum. Ancak yapılan basma kalıp değerlendirmeler çok tatmin edici olmamakla birlikte sadece bir cümle bende soru işareti oluşturdu. O da “Türkiye”nin İran için doğu ve batının ayrılması gerektiğini ifade eden cümle.Onun dışında Erbakan dönemine ait zaman diliminde kalmış görüşleri anlatan bir kitap.
İran devrimine ait birkaç farklı bilgi bulabilmek için satın almıştım. Yazarın görüşlerini ve kendisini tanıdığım için fazla bir beklentim yoktu ve sonuç da öyle oldu. Kitabın altı sayfasının basılmamış olduğunu ve çok eski bir baskı olduğunu da söylemeliyim.
Kitabın içinde öğrenilmesi gereken, 4-5 tane bilgi mevcut. Geri kalanı da önemli bir tasvir sunmakta…
Eser kimi bölümlerinde yer yer ortadoğunun içerisine girdiği süreci anlatırken kimi zaman da aşırı milliyetçi bir tarafında sözcüsü gibi davranmıştır. Burada amaç bağa girip üzüm yemekmidir, bağcıyı dövmekmidir, anlamış değilim. Ancak eseri ele alırken yapılan karşılaştırmalar İran Türkiye sentezlerinin yeteri kadar verimli olduğu düşüncesinde de değilim…
Olayları olduğu gibi değilde kendi görüşü çerçevesinde değerlendiren yazar, kitap boyunca tatmin edici şeyler yazamamış ve sonunda ” Muhammed’in kurduğu dinin amacı, bütün ulusların üstünde kapsamlı bir Arap Milliyetçiliğidir.” tesbiti ile kendi adıma sınıfta kalmış bir eser.