Telif Bildirimi ve Kitap Kaldırma İstekleri İçin
Ak Deve

Kategori: Edebiyat Yazar: Elçin Yayınevi: ötüken Neşriyat

Ak Deve

  • Derleyici: Dr. Ali Duymaz
  • Yayın Tarihi: 02.02.2021
  • ISBN: 9789754372977
  • Dil: TÜRKÇE
  • Sayfa Sayısı: 288
  • Cilt Tipi: Karton Kapak
  • Kağıt Cinsi: 3. Hm. Kağıt
  • Boyut: 12 x 19.5 cm
Tanıtım Bülteni
İkinci Dünya Savaşı sırasında geleneksel hayatını devam ettirmeye çalışan bir Bakü mahallesinin dramıdır. İkinci Dünya Savaşı'nın bu mahalleyi nasıl etkilediği trajik hayat maceralarıyla gözler önüne serilir. Mahallenin geleneksel ve dinî yaşantısı sebebiyle dramatik kurgu geleneksel hayat ile yeni Sovyet devri arasında cereyan etmektedir. "Ak Deve" aslında ölümü simgeler ve masallardan alınıp hayata sokulmuş bir semboldür. Eser, sık sık yer verilen çocuk oyunları, tekerlemeler, "bayatı"lar ve Dede Korkut sözleri ile folklorik bir zenginliği haizdir. Eserin iç yapısında yer alan ilgi çekici bir başka folklorik öğe olan ağaç ise tabiatın korunmasıyla ilgili modern bir tavra işaret eder ve bizi ortak Türk kültüründe yaşayan bir geleneğe götürür.
Kitap Adı Format Boyut Bağlantı
Ak Deve PDF 11.95 MB İndir
Ak Deve EPUB 13.36 MB İndir
Ak Deve MOBI 10.55 MB İndir
Ak Deve ODF 11.25 MB İndir
Ak Deve DJVU 14.06 MB İndir
Ak Deve RAR 9.14 MB İndir
Ak Deve ZIP 8.44 MB İndir

Sponsorlu Kitaplar

Satıcı Kitap Adı Bağlantı
BKM Kitap Sessizlik Artık Sensizlik Satın Al
Kitapyurdu Yüreğin Yorgunluk Görmesin Satın Al

Benzer Kitaplar




Kitap Yorumları - (5 Yorum)


Mamak’tan dün döndüm, Kıbrıs’a gitmeden önce beş günlük dağıtım izni aldım. Yani büyük konuşmamak gerekir ama Sezinim hariç bir daha hiçbir güç beni kolay kolay İstanbul’dan çıkartamaz, hele Ankara’ya götüremez. Bir şehir bu kadar bozkır olur bir, kahverengi olur iki. Bol sürünmeli, koşmalı günlerin sonunda, Mamak’ın tepelerinde gözüm bir parça mavilik aradı ama bulamadı. Sonra ne oldu, bu sabah beşte kalkıp evde bir süre boş boş dolandım. Ayaklarım dayanamadı ve beni güzelim semtimin sahiline götürdü. Küçükyalı’dan İdealtepe’ye yürüyüp döndüm.
Nefes alıyordum.
İşin kötüsü Kıbrıs’ta da Lefkoşa’ya düştüm, adanın tam ortası. Çöl gibi bir yer. Ulan…
Acemilikte kitap okumak için zaman olmayacağını söylemişlerdi, üç küsur haftada bitiririm diye Moby Dick’i aldım. İlk haftada bitti kitap. Haydi bakalım kitap ara dur sonra. Bildiğiniz kitap piyasası oluştu. “Sen bana Babalar ve Oğullar’ı ver, ben sana Gulyabani artı bir kola vereyim.” Böyle muhabbetler… Buldum ettim sonunda, tabii kitaplar elimde kalmadığı için muhtemelen en üfürükten yazılarım bunlar olacak. Zaten amaç kişisel tarihimi çıkarmak olduğu için sıkıntı yok.
Elçin bizim kardeş Azerbaycan’ın en ünlü yazarlarından. Tepeden inme Sovyet rejiminin Azeri toplumu üzerindeki etkilerini anlatırken eski söylencelerden, folklordan sıkça yararlanıyor. Ben Aytmatov’un şehri anlatanı olarak görüyorum biraz. İki yazarda da karakter kadrosu geniş, zaman geçişleri sık. Elçin’de modernitenin uğultusu altında mitolojinin sesi Aytmatov’daki kadar duyulmasa da orada olduğunu bildiğimiz bir şey. Ak Deve mesela; büyük savaşların ikincisinde sokaklarda gezinen bir toplayıcı. Evlerin önünde oturan hayvanlar gibi, öyle bir efsane vardır ya. Kimin öleceğini önceden bilip kapıda beklerlermiş. Savaşla birlikte ortalıkta gezinmeye başlayan Ak Deve belki görülmez, yine de evlerden yükselen feryatlardan anlaşılır ki bütün mahallenin kapılarını bilir, alacağını aldıktan sonra yoluna devam eder.
Küçük bir çocuğun gözünden mahalleyi tanırız. Karakterler, sokaklar bir bütün halinde yaratılır. Büyülü bir gerçeğin içinde yaşar çocuk, insanları bu büyüyle tanır. Savaşla birlikte gelen ölüm, çocuğun bu hayal dünyasını kırıp gerçeği tüm ağırlığıyla mahalleye çöktürür. Dokuz yaşın gördüğü, evlere vurulan koca kilitlerden ve kaybolan insanlardan ibaret olacaktır. Hikâyelerinin mucize gibi gelen ayrıntılarıyla bir masal kahramanıymışçasına beliren karakterler, yok oluşun basitliği ve kesinliğinde çocuğu dünyanın kirli yüzüyle tanıştırır. Uçurtmayı yine vurdular kısacası.
Önce insanlar bozuldu sanırım, ekmeklere sonra sıra geldi. Ölüm Hükmü’nde ailesini şikayet eden bir kız vardı, beyni ideolojik çorbaya döndüğü için annesiyle babasının başını yakıyordu. Burada da aynı mevzu var, bu kez sandıktan Kuran çıkıyor. Başka, şey var, başkasını seven bir kızı zorla almaya kalkan bir devlet memuru var, Muhtar, kızı intihara sürüklüyor. Arkadaşına iftira atanlar, bilmem neler. Eve Dönüş diye bir film vardı ya, aynı mevzular.
Böyle. Elçin’i pek tavsiye ederim. Cumartesiye kadar zaman buldukça yazacağım, sonra muhtemelen şubata kadar falan yokum. Orada yazamam herhalde. Bakacağım artık.
Gutbay bulu sıkay.


Herhangi Avrupalı bir yazar tarafından kaleme alınsaydı bugün klasiklerden birisi olarak bilecektik eseri.


Üslubu gayet güzel çok beğendim


Yazarın daha önce ölüm hükmü ve sarı gelin kitaplarını okumuştum.Bence Azerbaycan edebiyatının en sağlam yazarı…Bu kitabı da bu vesileyle aldım.


eski bir filozof dünyanın en anlamlı ve gamlı
sözlerinden birini söylemiş.Her şey geçip gider … (sayfa 60 )
begenerek okudugum bir kitaptı.Gönül rahatlıgıyla tavsiye ederim.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

*

*