Yüz yaşındaki münzevi bir Bulgar hayata ve dünyaya nasıl bakar? Hint asıllı Britanyalı yazar Rana Dasgupta, Solo'da bu sorudan yola çıkıyor. Hayatının son demlerini yaşamakta olan Ulrich'in kendini oyalamak için yapabileceği pek bir şey yoktur artık; o da kalan zamanında kendini anılarına bırakır. Bir asırlık ömrü boyunca neler görmemiştir ki: savaşlar; kapitalizmden komünizme ve komünizmden kapitalizme geçişler; bilim, teknoloji ve sanattaki devrimler... Sadece Bulgaristan'ın değil, dünyanın da değişimine tanık olmuştur Ulrich – ve kendi yaşamı da bu değişim doğrultusunda şekillenmiştir. Elbette böyle uzun bir hayat ziyadesiyle acı ve hayal kırıklığı da barındırır içinde, ama Ulrich'in bunlara karşı sağlam bir silahı vardır: yıllar önce görme yetisini kaybetmesiyle daha da pekişen engin hayal gücü. Dünyanın unuttuğu ama dünyayı unutamayan bu yaşlı adam, gerçek hayatta yapmak isteyip de yapamadıklarını ve istemediği halde yapmak zorunda kaldıklarını hayal dünyasında telafi etmeye çalışır. Böylece hayallerini anılarına katık eden Ulrich'in iç yolculuğu hayatla buruk bir uzlaşmaya dönüşür.
Hint asıllı İngiliz yazar Rana Dasgupta modern romanın örneklerinden bir tanesini sunuyor bu kitapla, ilginç olayları bir o kadar tuhaf kurguyla okuyucuya servis ediyor. Biraz da bizden esintiler var, özellikle Balkanları anlattığı bölümlerde. Fantastik edebiyat meraklılarının elinden düşüremeyeceği bu kitabı tavsiye ederim.
Kitap Yorumları - (1 Yorum)
Hint asıllı İngiliz yazar Rana Dasgupta modern romanın örneklerinden bir tanesini sunuyor bu kitapla, ilginç olayları bir o kadar tuhaf kurguyla okuyucuya servis ediyor. Biraz da bizden esintiler var, özellikle Balkanları anlattığı bölümlerde. Fantastik edebiyat meraklılarının elinden düşüremeyeceği bu kitabı tavsiye ederim.