al-qalandar, Cihangir’in bohem partilerinden Dergezin’in çöl iklimine, zamanların birbirine karıştığı, mekânların gerçekliğini yitirdiği bir tuhaf yol hikâyesi… Kendini yollara vuran bir genç adam; İstanbul’un, Bursa’nın, Seyitgazi’nin, Konya’nın, Hacıbektaş’ın, Sivas’ın, Halep’in, Şam’ın, Tebriz’in, Save’nin insanları, meydanları, otelleri ve resepsiyonistleri… Bir sirkten daha fazlası olan Burhanettin Kumpanyası, arada görünüp kaybolan Nasreddin Hoca ve Yunus, elinde köteğiyle öfkeli derviş Hersi, ne işler çevirdiği anlaşılamayan Konyalı Şemsettin, Beyşehirli delikanlılar, İlyas ile yeşil, masumiyete eren katır Bariyiğ ve hepsinin can yoldaşı İtküçücek…al-qalandar bir kaçışın, bir arayışın öyküsü, çok katmanlı bir bilgelik anlatısı ya da bunların hepsiyle dalgasını geçen kocaman bir parodi…
betimleme, tahkiye bazen zırvalamaya dönüşebiliyor, bu eserde serahaten müşahade ettiğim bu. yazarın hatırladığı benimse yetişemediğim, istiklalde bir sinemanın tuvaletinde altın vuruşuyla ‘eroinin güncesi’ ne son verip seyyar kitapçılığı da sona eren, okunmayacak kitapların satıcısı kızın tablasında yada yaygısında baş köşede sergilenmesi gereken bi kitap. maada gavur ettiğim yirmi liraya yanıyorum…
Kitap Yorumları - (1 Yorum)
betimleme, tahkiye bazen zırvalamaya dönüşebiliyor, bu eserde serahaten müşahade ettiğim bu. yazarın hatırladığı benimse yetişemediğim, istiklalde bir sinemanın tuvaletinde altın vuruşuyla ‘eroinin güncesi’ ne son verip seyyar kitapçılığı da sona eren, okunmayacak kitapların satıcısı kızın tablasında yada yaygısında baş köşede sergilenmesi gereken bi kitap. maada gavur ettiğim yirmi liraya yanıyorum…