Şîa (İmâmiyye) mektebi, târih boyunca, pek çok konuda çirkin iftirâlarla karşılaşmıştır. Şîa’nın bu türden iftira ve karalamalara maruz kaldığı konuların başında, kuşkusuz “imâmet” mevzuu gelir.Şîa’nın, “imâmet” mevzuunu “inanç esasları” arasında ele alıyor olmasından hareketle; Şîa’nın “kendileri gibi düşünmeyen bütün Müslümanları tekfir ettiği” sonucu çıkarılmış ve bu “hayâlî” çıkarım Şîa’ya mal edilmiştir.Elinizdeki kitap, hâssaten bu konuyu irdeleyen, sahasında ilk mütevâzı çalışmadır. Kitap, Şîa’nın imâmete inanmayan İslâmî kesimleri de “Müslüman” olarak gördüğünü; hadislerle ve ünlü Şiî âlimlerin beyanlarıyla gözler önüne sermektedir.Bu arada, akla takılabilecek kimi soruların cevaplarını da bulabileceğiniz kitapta, Şîa açısından; “Yahûdî ve Hıristiyanların uhrevî durumları” da ele alınmaktadır.
Sözde, Şia’nın tekfirci olmadığını iddia ediyor ama gelinen noktada tekfirci Selefilikten bir farkı olmadığı ortaya çıkıyor. Hüccet ikamesinden sonra hemencecik tekfir ediyorlar.
Özetle Şia hakkında hiçbir bilgin yoksa imamete inanmadığın için tekfir edilmezsin ama biraz araştırmışsın ve imamet meselesini çözmüşsün veya sana bu mesele izah edilmiş diyelim; o zaman tekfir edilirsin diyor.
Kitap Yorumları - (2 Yorum)
Şia ve Şia’nın en önemli inanç unsuru olan İmamet inancını öğrenmek isteyenlere tavsiye ederim.
Sözde, Şia’nın tekfirci olmadığını iddia ediyor ama gelinen noktada tekfirci Selefilikten bir farkı olmadığı ortaya çıkıyor. Hüccet ikamesinden sonra hemencecik tekfir ediyorlar.
Özetle Şia hakkında hiçbir bilgin yoksa imamete inanmadığın için tekfir edilmezsin ama biraz araştırmışsın ve imamet meselesini çözmüşsün veya sana bu mesele izah edilmiş diyelim; o zaman tekfir edilirsin diyor.