Ömer İzgeç belirsiz bir zamanda ve mekânda geçen bir hikâye anlatıyor. Kitabın baş kahramanı on iki yaşındaki Es’in Ortaçağ karanlığını çağrıştıran bir ortamdaki arayışını okurken türümüzün ötekine karşı zulmüyle, gücün zehriyle, yaratılışımızın karanlık ve aydınlık yönleriyle karşılaşıyoruz. Ormanda büyüklerden uzak tek başlarına yaşayan çocukların, bitkileriyle kendi rayihalı evrenini kurmuş Aktar’ın, topraklarından sürülen bir ırkın, yonttuğu kuklalarıyla hüzünlü bir oyun sahneleyen Büyükbaba’nın ve bir ırmağın ayırdığı âşıkların hikâyeleri iç içe geçiyor.“Önce ağaçlardan, kuşlardan, parslardan ve diğerlerinden ayrı gördük kendimizi. Bir süre sonra içinden çıktığımız ormanı bir tehdit olarak algıladık. Aslına bakarsan, her şey böyle başladı.”
Okurken tam da kitabın kapağında yer alan dünyaya adım atıyorsunuz. Yazarın güçlü betimlemeleri ile ormanda ,nemli havanın kokusunu duyarak ,ıslaklığı saçlarınızda hissederek ilerliyorsunuz. Küçük kahraman Es in heyecanı ,korkusu ,acısı sizinle birlikte gelişiyor ve değişiyor. Bitiminde soru işaretleri bıraksa da kelime seçimleri ve tekrarları okumada zorlasa da farklı bir tür olarak şans verilebilecek bir kitap .
Kitap Yorumları - (2 Yorum)
Okurken tam da kitabın kapağında yer alan dünyaya adım atıyorsunuz. Yazarın güçlü betimlemeleri ile ormanda ,nemli havanın kokusunu duyarak ,ıslaklığı saçlarınızda hissederek ilerliyorsunuz. Küçük kahraman Es in heyecanı ,korkusu ,acısı sizinle birlikte gelişiyor ve değişiyor. Bitiminde soru işaretleri bıraksa da kelime seçimleri ve tekrarları okumada zorlasa da farklı bir tür olarak şans verilebilecek bir kitap .
yazarın kullandığı dil çok hoşuma gitti,alıp okumanızı tavsiye ederim..