Kategori: Edebiyat
Yazar: Patrick Lapeyre
Yayınevi: Pegasus Yayınları
Hayat Kısa Arzu Sonsuz
Tanıtım Bülteni
Telefon çalıp da Nora geri döndüğünü söylediğinde sıcak bir yaz günüydü. 25 ay, 3 hafta ve 5 gün sonra... Ama Nora’ya göre Paris’ten gideli sadece iki hafta olmuş gibiydi, sanki zaman ve aşk başa sarılabilirmişçesine.Paris’te karısıyla yaşayan Louis, Nora onu terk ettiğinden beri delicesine onun özlemini çekiyordu. Tanıştıkları günden itibaren kaderinde Nora’nın olduğunu biliyordu. Ama bu kadının varlığı onu sadakatsizlik kaygısı ile sadakatin esareti arasındaki sonsuz tereddüt halinde tutuyordu.Londra’daki Murphy ise Nora’nın kendisini terk ettiğini bir türlü kabul edemiyordu. “Mutlu olmak için bir şeylerin onun yoluna taş koyduğuna” inanmak daha kolaydı çünkü.Hayat Kısa Arzu Sonsuz, erkek gözünden anlatılan, tarifi mümkün olmayan bir aşkın hikâyesi. Tereddütlerle, bekleyişlerle ve üç ana karakterinin yaşayacağı büyük acılarla dolu… “Patrick Lapeyre duru ve zarif diliyle iki adamın aynı kadına duydukları tutkulu ve saplantılı aşkı anlatıyor. Görsel bir şölen sunan roman, okuyucusunu tam da Fransızlara özgü bir romantizmin kalbine çekiyor.” Katharine Davis “Asla sönmeyen bir tutkunun küçük melankolik dokunuşları gibi...” Elle “Baştan çıkarıcı tuhaflıkta bir aşk üçgeni.” Publishers Weekly “Lapeyre son derece incelikli ve şiirsel bir dille yarım kalmış aşkların talihsiz ilişkilerini anlatıyor.” Kirkus “Lapeyre’in romanı bozguna uğrayan âşıkların doyurucu öyküsü…” New York Times Book Review “Bu roman her acıdan daha büyük olan, bitmek bilmez ve kaçınılmaz bir aşk acısının hikâyesi.” France Culture
Kitap Yorumları - (1 Yorum)
İlk bakışta durağan gelen Fransız filmleri vardır ya hani, sahnelerde ilerledikçe ifade ettikleri derin anlamlarda kaybolunur… Günlerdir elimden düşüremediğim ve satırları usul usul katettiğim bu eser de bende aynı tadı hatta daha fazlasını bıraktı. Devamı spoiler içerebilir; sonunda aşka düşen Nora’nın yerlebir olması ziyadesiyle içimi acıtırken Bleriot’nun dengesizliğine devam etmesi, Murphy’nin asil çizgisini bozmaması gibi detaylar herkesin kendine has doğası olduğunu ve kimsenin değişemeyeceğini düşündürttü. Roman boyunca, Nora ve Bleriot’nun birlikte olabilmek için bir orta yol bulabilmelerini ümit ettim. Aşkları öyle özeldi ki daha yücesi hayal edilemeyecek klasik ‘aşk’ kavramının bile üzerine çıkabiliyordu çünkü. Yine de son sayfayı tamamladığımda tüm hislerim ‘Onlar (özgür ve zarif Nora, dengesiz ve derin Bleriot, asil Murphy ve tüm diğerleri…) birbirlerini seviyorlar. Geri kalan hiçbirşeyin önemi yok’ diye fısıldıyordu. İçtenlikle öneriyorum…