Telif Bildirimi ve Kitap Kaldırma İstekleri İçin
Yıldız Gemisi Askerleri

Kategori: Edebiyat Yazar: Robert A. Heinlein Yayınevi: Ithaki Yayınları

Yıldız Gemisi Askerleri

Tanıtım Bülteni
Hugo En İyi Roman Ödülü “Heinlein bu kitapla birlikte, ben de dahil pek çok yazara ilham verdi.”–Samuel R. Delany– “Büyük bir ustalıkla yazılmış, eşsiz bir askeri bilimkurgu.”–Jo Walton– “Yaşlı Adamın Savaşı açıkça Yıldız Gemisi Askerleri’nden etkilendi.”–John Scalzi– “Bu kitapla boy ölçüşebilecek bir şey henüz yazılmadı.”–Science Fiction Weekly– “Bilimkurgunun en büyük yazarlarından.”–Wall Street Journal– Yayımlandığından itibaren tartışmalar yaratan Yıldız Gemisi Askerleri ilk kez Türkçede. Asimov ve Clarke’la birlikte bilimkurgunun üç büyük ustasından biri olarak görülen, bilimkurgunun dekanı Heinlein’dan vatanseverliğe, militarizme, oy hakkına ve savaşa dair en coşkulu anlatılardan biri olan bu klasik eser, muzip üslubuyla da fark yaratıyor. “Silahlar tehlikeli değildir; insanlar tehlikelidir.” İnsanoğlunun başka gezegenlerde koloniler kurduğu ve karşılarına çıkan rakip türlerle savaştığı bir gelecek zaman. Ve Ordu’da iki yıl gönüllü askerlik yapanların vatandaş olup oy kullanabildiği Terra Federasyonu. On sekiz yaşındaki Juan Rico, vatandaşlık hakkını kazanmak (ve bir de çok sevdiği uzayda seyahat etmek için) iki yıl süren askerlik hizmetine yazıldığında ne Rasczak’ın Bıçkınları’ndan biri olacağını ne de ‘Böcek Savaşı’nda müfreze liderliği yapmak zorunda kalacağını biliyordu. Ama öğrenecekti… 
Kitap Adı Format Boyut Bağlantı
Yıldız Gemisi Askerleri PDF 6.23 MB İndir
Yıldız Gemisi Askerleri EPUB 6.96 MB İndir
Yıldız Gemisi Askerleri MOBI 5.49 MB İndir
Yıldız Gemisi Askerleri ODF 5.86 MB İndir
Yıldız Gemisi Askerleri DJVU 7.32 MB İndir
Yıldız Gemisi Askerleri RAR 4.76 MB İndir
Yıldız Gemisi Askerleri ZIP 4.39 MB İndir

Sponsorlu Kitaplar

Satıcı Kitap Adı Bağlantı
BKM Kitap Sessizlik Artık Sensizlik Satın Al
Kitapyurdu Yüreğin Yorgunluk Görmesin Satın Al

Benzer Kitaplar




Kitap Yorumları - (5 Yorum)


Üç mesele: Askeri disiplin, savaş ve bütün bir ırkı savaşçı yapan tarihi olaylar. Kahramanımız Rico, askere gideceğini söylediği zaman babasının tepkisi oldukça sert; savaşanlar zaten varken aile serveti bırakılıp gidilmez. Bir yıl sonra manzara şu: Buenos Aires böcekler tarafından istila edilmiş, Rico’nun annesi ölmüş ve baba askere katılmış, baba-oğul uzayda karşılaşıyorlar. Bir süre sonra da şu: Rico’nun kendi birliği var, babası müfreze çavuşu. O anti-militarist adam, emir-komuta zincirinin müstesna bir parçasına dönüştü. Bunun sebebi ne? Dünya nasıl böyle bir yer haline dönüştü ya da bu olması gereken, hayali kurulan bir ütopya mı?
Heinlein, klasik BK’nin üç atlısından biri. Askeri geçmişini kitaba şöyle bir sıvayıvermiş, düşünülecek pek çok mevzu çıkarmış ortaya. Zaten mesele yaratabildiği için iyi yazardır, uzay gemilerini çakıştırıp kofti heyecan yaratsa Marslı gibi dandik bir kitap çıkardı ortaya. Heinlein öyle değildir, gayet başarılıdır.

Öncelikle şunu söyleyeceğim ki askerliğini yapmamış arkadaşlar, metnin içerdiği bağlılığı ve psikolojik şiddeti nispeten deneyimleyemedikleri için alımlamada biraz güdük kalacaklardır, devrelerim ise bütün o saçmalıkları tekrar yaşayacaktır, hatta rüyanızda başçavuşunuzdan tokat bile yiyebilirsiniz. Askerlik, kuralları açısından değişime oldukça kapalı, mantığı her yerde aynı olan evrensel bir meslek. Uygulamada çeşitlilik var, biz zorunlu olarak gidiyoruz ama adamlarda bu iş şart değil gibi gözüküyor. Gözükmeyen kısımda diğer maddeler devreye giriyor, ben askeri disiplin maddesini açacağım şimdi. Metnin yarıya yakını bu evreden bahsettiği için bir iki şey söylemek lazım.

Öncelikle askerliğin insanın kendi ahmaklığından doğduğunu söylemeliyim. Saldırı veya savunma, başka bir insanı öldürmek için eğitim alıyorsunuz, temelinde askerlik budur. İnsanın doyumluluğu diye bir şey olmadığı için komşunun çimleri bize her zaman daha yeşil görünür, bu yüzden komşu bahçesini çitle örer veya köpek alır. Aptallıkta bir numarayız ve bunun sebebi soyutlama yapabilen tek canlı türü olmamız değil. Askerlik hak verilemeyen fakat anlaşılabilen bir ahmaklıktır.

Kitapta askerlik gönüllülük esasına dayandığı için profesyoneller olabildiğince caydırıcıdır, aklı bir karış havada olan adamları elerler ve geriye kalanları eğitirler. Bizde böyle değildir, bir yıl veya beş ay boyunca aynı adamları eğitmek zorundasınız, bu yüzden komutanların yetmediği noktalarda diğer askerler devreye girer ve ergen/akran despotizmi denen nane devreye girer. 30 yaşında adamın ağladığını gördüm ben, yorganını düzgün katlamadığı için 20 yaşındaki çavuştan azar yemişti. Neyse, mesele askerliği kıyaslamak değil. Saatler boyunca çok zor şartlarda -kışın soğuktan donarken veya yazın güneşin alnında yanarken- eğitim alırsınız, saatlerce silah talimi, selam dur, bilmem ne yap alıştırması yaparsınız. Çok düşünmüşümdür nedenini, bunca işkence neden? Neden bir saat selamlama eğitiminden sonra dinlenmiyoruz da dört saat boyunca o cehennem sıcağında durmadan hep aynı hareketleri yapıyoruz, neden ulan? Anladım sonra, kitabı okumadan çok önce anladım. Sizden bir mantığı kavramanız isteniyor, askerliğin mantığı. Emre itaati öğrenmeden önce insanların aptal olduğunu öğrenirsiniz, onca eğitimden sonra yapması gerekeni hala öğrenemeyen insanlar vardır ve onlar yüzünden yanarsınız, yerlerde sürünürsünüz, pislik içinde kilometrelerce koşarsınız. Bu heriflerin yapmaları gereken şey çok basittir aslında, hızlıca sıraya geçmeleri gerekir, marşı yüksek sesle söylemeleri gerekir, “Beş say çök!” komutunda 245’ten sonra ne söyleyeceklerini bilmeleri gerekir ama hayır, yapamazlar. Bunu yapamayan adamların cephede çevreleri için de zayiata sebep olacakları düşünülür ve bunlar yüzündendir bütün o sıkıntılar. Bir tane ebleh varsa bir bölükte, o bölüğün tamamı ebleh kabul edilir ve ona göre eğitim uygulanır. Full Metal Jacket’ı izlemişsinizdir.

“Bütün erlerde, olan bitenin katıksız alçaklık, hesaplı sadizm ve diğerlerine eziyet eden akılsız moronların zalimane zevklerinden ibaret olduğuna dair sarsılmaz bir düşünce vardı.” (s. 71)

Psikolojik olarak da eğitilirsiniz, bütün o zalimliğin sebebi budur. Küfür yersiniz, ördek yürüyüşü -lanet bir şeydir- yaparsınız, bir sürü şey. Üstlerinizin beyinsizliğiyle bu eğitim arasında çok ince bir sınır vardır, bu sınır silikleştiği zaman kalbiniz kırılır, her şey bir oyun olmaktan çıkar ve işte o an askerlik hiç bitmeyecekmiş gibi gelir. Oysa bunun da ötesi vardır, gerçek bir tehlike durumunda bu kızgınlık bile işe yarayabilir. Sadece savaş halinde.

“Acemi birliği gerektiğinden daha zalim ve katı mıydı?
Tek cevabım şu: Yapacağım bir sonraki muharebe atlayışında, kanatlarda Currie Kampı’ndan mezun olmuş adamların ya da onların Sibiryalı muadillerinin olmasını istiyorum. Aksi takdirde kapsüle girmeyi reddedeceğim.” (s. 73)

Çavuş Zim adlı şahsın dediği bir şey var: Askerler şiddeti besler, daha yaşlı ve akıllı kafalar da kontrolü. Askerlerin beslediği şiddet ötekine değildir sadece, kendi üyelerine de uygularlar. Kırbaçlama cezası, ölüm cezası, suçlu olan cezasını çeker.

Peki bütün bu eğitim, askerlik ne için? Adamımız Rico, arkadaşı Carl’la birlikte orduya yazılmak ister, aşık olduğu kız da orduya yazılacağı için. Babasına karşı çıkar ve gerçekten de yazılır, eğitimini alır, uzay üslerine doğru yolculuğa çıkar. Piyadedir, bizdeki özel timin muadili bir sınıf. Özel kıyafetleriyle savaşırlar, kapsüller içinde gemiden fırlatılırlar ve sakat kalmazlarsa, ölmezlerse böcekler tarafından yok edilmemeye çalışırlar. Böcekler Terra için büyük tehlikedir, yıkıcı saldırılar düzenlerler ve gezegenleri kolonileştirmek için uğraşırlar. Rico kardeşimiz iyi bir askerdir, komutanlarının komuta yetkinliği konusunda attığı şamarlardan ders çıkarır, hiçbir zaman vazgeçmez ve subaylık okuluna da bu motivasyonla girer. Son operasyonunu başarıyla tamamlar, yaralanır ve kendi birliğinin başına geçer, metin böylece sonlanır. Büyük bir macera yok, en azından tipik kreşendoyla sonuçlanan cinsten yok. Bu açıdan da tuttum ben romanı, bütün dikkat aksiyon sahnelerinde toplanmıyor, adamın anlatmak istediği başka şeyler var.

Üçüncü madde Heinlein’ın foşik olarak suçlanmasını mazur kılar mı bilmem ama adam kendi yönetim biçimini oluşturmuş, saygı duyulası bir olay.

Ordu ve Donanma şeklinde iki askeri oluşum var ve Donanma daha çok iş yaptığını düşünüp böbürleniyor, oysa bu ikisinin işbirliği kaçınılmaz ve birbirlerini pek sevmeseler de birlikte çalışmak zorundalar. En üst tabakadan başlayıp aşağılara inen bu yin-yang mevzusu, toplumun ahlaki temellerinden doğan bir çıkmazın sonucu. Yirminci yüzyılın demokrasileri bir bir pörtlemiş, Rus-Anglo-Amerikan İttifakı ve Çin Hegemonyası arasındaki savaş dünya nüfusunu iyice azaltmış ve ideal yönetim şeklinin oluşması için zemin hazırlamış. İskoçya’da yaşanan ilk olayla düzenin temeli atılmış, vandallıklara karşı çıkan iki gazi, birkaç kelleyi koparmış ve yerel polisliği üstlenmişler. Sonra bu sistem büyümüş ve dünyanın her yerine yayılmış. İzlenen yol güzel; nüfus kontrolü olarak savaş ve tek bir hegemonya. Sonrasında sadece askerlik hizmetini yerine getirenlere vatandaşlık/oy verme hakkı verilmesi de işin tuzu biberi olmuş. Peki neden böyle bir sistem var? Sebepler birbirine bağlı. Rico’nun Albay Dubois adlı bir hocası var lisede, adam askerliğin ve düzenin temel mantığının tohumlarını o yaşlarda çocukların zihnine atmış. Dubois, her şey çökmeden önce gençlerin şiddet eylemleri arttığında toplumun onları kazanmak için rehabilitasyon merkezleri vs. kurduğunu, bu yüzden yetersiz uygulamalarla her şeyin daha kötüye gitmesine sebep olduğunu söylüyor ve köpek eğitimiyle eş tutuyor mevzuyu. Tamamen askeri bir mantık, davranışçı psikolojinin göklere çıkarıldığı bir fikir. Telkin yoluyla köpeğin halıya işememesini sağlayamazsınız, onun anladığı dilden konuşmanız gerekir; kötekle. Kısasa kısas, herkese anladığı dil. Ahlâk, diyor Dubois, insanın hayatta kalma çabasından ibarettir ve bu çaba en kutsal çabadır. Hayatta kalmanın yüceliğini daha iyi hissetmek isteyen varsa askere gidiyor zaten, birey olmayı ve sonrasında takımın bir parçası haline gelmeyi öğreniyor, bunlar hayatta kalmak için şart. Organize yaşamı ve savaşı anlayan insan, ahlâklı hale geliyor ve oy verme hakkı kazanıyor, vatandaşlığa kabul ediliyor. Ergenlik ayininin daha karmaşık bir hali diyebiliriz buna, topluluğa kabul edilmek isteyenler kaplan vs. öldürür ya da doğada bir hafta canlı kalmaya çalışır, onun gibi. Bu iş Spartalılarda da var, Afrika kabilelerinde de var, hatta bizde de var. Ad koymak eski bir adettir ve çok önemlidir aslında, kişinin varlığını betimleyen ve tamamlayan en önemli öğelerden biridir. “Yiğidim, adını bağışlar mısın?” dendiğinde olay ad söylemekten çok öte bir şeydir, bir sır vermek gibidir aslında. Boğaç Han’ın ad konmasını hatırlayın, ulular belirler adları. Neyse, işin toplumsal boyutunda Heinlein, eski uygarlıkların -şimdi de kimi topluluklarda tahminimce devam ediyordur- ritüellerinden yepyeni bir uygarlık yaratmış, hayırlı olsun.

Özet geççiler için: Ahlak hayatta kalma çabasıdır. Hayatta kalma çabası askere gitmek ve orada takımla birlikte savaşmaktır. Bu deneyimi yaşayanlar sisteme iyi entegre olur, zira fedakarlığın, ölümün ve yaşamın ne olduğunu anlamışlardır.

Bir iki detay. Böceklerin komünal yapısı, bireysel mücadeleyle darmaduman edilebilir. Mesajı kes. Bilim adamlarının yöneteceği bir toplum manipüle edilebilir. Olağanüstü şartlar olağanüstü yönetimler doğurur. Savaşlar olmadığı müddetçe böyle ütopik/distopik mevzulara gerek kalmaz, savaş olursa Heinlein’ın yarattığı sistem iyi bir alternatiftir. Eğer yayılmacı bir politika izliyorsanız, başka yaşam formları umrunuzda değilse katledicilerin rüyasıdır bu. Kitap oldukça iyi.


yıldız gemisi bilim verileriyle düş gücünden oluşan bir roman


Benim için değişik bir kitaptı. Biraz kafa karıştırıcı bir bilimkurgu kitabı. Ancak yine de takım ruhu, kahramanlık ruhu, işi aile haline getirmek ve askerlik(uzayda bile olsa) gibi konular güzel işlenmişti.
“Kalbin neredeyse, ev oradadır.”


eskı metıs bılımkurgu serısınden okudugum kıtaplarını sevdıgım bır yazar bu kıtabı da guzel.


İlk filmi favori filmlerim arasındadır o yüzden kitabına fena yükselmiştim ama yazarımız aksiyon, macera ve bilimkurgudan ziyade askerlik kural ve bilgilerine yönelmiş bu kitapta.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

*

*