İslâm düşünce tarihini meşgul eden Hakikat arayışı ve Hakikat'in bilgisine hangi yol ve araçlarla ulaşılabileceğine ilişkin ortaya çıkan tartışmalar, bu kitabın genel çerçevesini oluşturuyor. İslâm, Hikmet ve Felsefe arasındaki ilişki, düşünce tarihimizin daha iyi anlaşılmasını sağlayan ve üzerinde durulması gereken bir konudur. Felsefenin İslâm dünyasına girişi ve Meşşâî ekolün teşekkülü ile, Gazali'nin bunlara yönelttiği eleştiriler, hiç şüphesiz İslâm'ın düşünce, bilgi ve irfan tarihinin en verimli tartışmasıdır. Doğal olarak bu tartışmaya katılan İbn Bacce, İbn Tufeyl, İbn Rüşd ve diğer filozofların katkıları görmezlikten gelinemez. Yazar kitap boyunca, bu her biri kendi semasında yıldız olan şahsiyetler üzerinde duruyor ve ayrıca Şiî, Sufî, Kelâmcı ve Selefîlerin konuya yaklaşımını eklemeyi de ihmal etmiyor.
felsefeyi kendi tekelinde gören batılıların felsefe tarihini de nasıl çarpıttıklarının en sarih ifadesidir bu kitap.batılılar herşeyin menşeinin kendilerinde görme alışkanlıklarını felsefedede gösteriyorlar.batıya göre felsefe tarihipisagor la başlar.bu şu demek oluyor:pisagor İ.Ö 6.y.yılda yaşamış,yani insanlık 2500 senedir düşünmekte ve düşünmeyi de batı bütün dünyaya öğretmiştir.oysa en eski kadim medeniyeler doğuda neşet ettiği gerçeği bütün bilimsel veriler tarafından doğrulanmıştır.dolayısıyla insan düşüncesinin ürünü olan felsefe tarihini 2500 seneye hapsetmek insana yapılmış çok büyük bir haksızlıktır.bu kitap bugünkü batının dayandığı eski yunan felsefesinin bizzat doğudan ilham alınarak,hatta ilk felsefeciler pisagor ve thales in doğuda ilk felsefe eğitimi aldığını çok açık bir biçimde anlatmış yazar.güneşin doğudan doğduğu gibi felsefe de doğudan doğmuştur.felsefeyi (hikmeti) doğduğu topraklardan okumak isteyenlere…
islam felsefesine meraklı olanlar için çok ciddi ve güzel bir eser. bilhassa aydınlanma ve tasavvufta akıl isimli bölümde batı tefekkürü ve islam tasavvufunu aynı kaynaktan fışkıran aklın batıda nasıl maddeye dönüştüğünü yine hristiyan doktrinlere bağlı olarak anlatımı muhteşem.
Felsefeyi yalnız kendi tekellerinde görenlere, güzel bir cevap olmuş.Bu kitabı okuduğunuz da anlayacaksınız ki İslamcıların da bir felsefesi var hem de o fildişi kulelerede oturup da yazanlar kadar. Mert DEĞERLİER
felsefeyi önce tarif ediyor kitap ilk olarak felsefeyi kim kullanmış Antik- yunan felsefesi ve Meşşailerde felsefe Gazalinin görüşleri İslam dünyasını bölen düşünceleri usta bir kalemle açıklıyor.üslubu başlarda can sıkıyor ama daha sonra roman okur gibi okuyorsunuz Hiç bir şekilde -argo tabiriyle- işkembe-i kübradan atmayan her görüşü kaynak göstererek ispatlanmış bir başeser. olumsuz diyebilecğimiz tek konu ise Maturidi olmayan filozofların yanlış yolda olduklarını bağırması. duygularını kattığı için biraz romantik olmuş diyebiliriz:)
Felsefe ile ilgili bir egitim almadim ancak, ilgimi cektiginden okuyorum. Bir seminerde, dinin oldugu yerde felsefenin, felsefenin oldugu yerde dinin olmadigi fikri ileri sürülünce bu kitabi aldim ve okudum. Islamin sadece ritüeller degil evrenin her noktasini tarif eden bir sistem oldugunu, düsünceye verilen degeri bu kitaptan ögrendim. Agir okunan, zor anlasilan, birkac kez tekrar ile okunacak ama güzel ve yararli bir calisma.
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
felsefeyi kendi tekelinde gören batılıların felsefe tarihini de nasıl çarpıttıklarının en sarih ifadesidir bu kitap.batılılar herşeyin menşeinin kendilerinde görme alışkanlıklarını felsefedede gösteriyorlar.batıya göre felsefe tarihipisagor la başlar.bu şu demek oluyor:pisagor İ.Ö 6.y.yılda yaşamış,yani insanlık 2500 senedir düşünmekte ve düşünmeyi de batı bütün dünyaya öğretmiştir.oysa en eski kadim medeniyeler doğuda neşet ettiği gerçeği bütün bilimsel veriler tarafından doğrulanmıştır.dolayısıyla insan düşüncesinin ürünü olan felsefe tarihini 2500 seneye hapsetmek insana yapılmış çok büyük bir haksızlıktır.bu kitap bugünkü batının dayandığı eski yunan felsefesinin bizzat doğudan ilham alınarak,hatta ilk felsefeciler pisagor ve thales in doğuda ilk felsefe eğitimi aldığını çok açık bir biçimde anlatmış yazar.güneşin doğudan doğduğu gibi felsefe de doğudan doğmuştur.felsefeyi (hikmeti) doğduğu topraklardan okumak isteyenlere…
islam felsefesine meraklı olanlar için çok ciddi ve güzel bir eser. bilhassa aydınlanma ve tasavvufta akıl isimli bölümde batı tefekkürü ve islam tasavvufunu aynı kaynaktan fışkıran aklın batıda nasıl maddeye dönüştüğünü yine hristiyan doktrinlere bağlı olarak anlatımı muhteşem.
Felsefeyi yalnız kendi tekellerinde görenlere, güzel bir cevap olmuş.Bu kitabı okuduğunuz da anlayacaksınız ki İslamcıların da bir felsefesi var hem de o fildişi kulelerede oturup da yazanlar kadar. Mert DEĞERLİER
felsefeyi önce tarif ediyor kitap ilk olarak felsefeyi kim kullanmış Antik- yunan felsefesi ve Meşşailerde felsefe Gazalinin görüşleri İslam dünyasını bölen düşünceleri usta bir kalemle açıklıyor.üslubu başlarda can sıkıyor ama daha sonra roman okur gibi okuyorsunuz Hiç bir şekilde -argo tabiriyle- işkembe-i kübradan atmayan her görüşü kaynak göstererek ispatlanmış bir başeser. olumsuz diyebilecğimiz tek konu ise Maturidi olmayan filozofların yanlış yolda olduklarını bağırması. duygularını kattığı için biraz romantik olmuş diyebiliriz:)
Felsefe ile ilgili bir egitim almadim ancak, ilgimi cektiginden okuyorum. Bir seminerde, dinin oldugu yerde felsefenin, felsefenin oldugu yerde dinin olmadigi fikri ileri sürülünce bu kitabi aldim ve okudum. Islamin sadece ritüeller degil evrenin her noktasini tarif eden bir sistem oldugunu, düsünceye verilen degeri bu kitaptan ögrendim. Agir okunan, zor anlasilan, birkac kez tekrar ile okunacak ama güzel ve yararli bir calisma.