Telif Bildirimi ve Kitap Kaldırma İstekleri İçin
Tüylü Bir Şeydir Şu Yas

Kategori: Edebiyat Yazar: Max Porter Yayınevi: Monokl Yayınları

Tüylü Bir Şeydir Şu Yas

Tanıtım Bülteni
Daha önce hiç böyle bir şey okumadım.” Guardian Yılın Kitabı ÖdülüMax Porter, Tüylü Bir Şeydir Şu Yas adlı ilk kitabı ile dünya çapında edebiyat çevrelerinin ilgisini çekmiş; Uluslararası Dylan Thomas Prize Ödülü başta olmak üzere birçok edebiyat ödülünü kazanmıştır. "İnanılmaz ve unutulmaz."The Times"Daha önce hiç böyle bir şey okumadım."Guardian Yılın Kitabı Ödülü"Bu yılın en hoş sürprizlerinden biri."  Spectator Yılın Kitabı Ödülü"Göz alıcı bir okuma deneyimi."TLS"Öylesine iyi ki".Robert Macfarlane"Yürek parçalayan, derinlere işleyen bir kara mizah."Guardian"Şaşkınlığımı anlatmaya kelimeler yetmez. Sahiden ama sahiden dikkate şayan."Nathan Filer  Kaderime boyun eğerek ve karımın ölmemiş olduğunu dileyerek arkama yaslandım. Koridorumda, devasa bir kuşun kucağında korku içinde yatmıyor olmayı diledim. Hayatımın en büyük trajedisi vuku bulurken aklımın buna takılmamış olmasını diledim. Gerçeklere dayanan özlemlerdi bunlar. Acıklı ve harikaydı. Zihnimde bir şeyler açıklığa kavuştu.Merhaba Karga, dedim. Nihayet tanıştığımıza memnun oldum.Max Porter
Kitap Adı Format Boyut Bağlantı
Tüylü Bir Şeydir Şu Yas PDF 6.23 MB İndir
Tüylü Bir Şeydir Şu Yas EPUB 6.96 MB İndir
Tüylü Bir Şeydir Şu Yas MOBI 5.49 MB İndir
Tüylü Bir Şeydir Şu Yas ODF 5.86 MB İndir
Tüylü Bir Şeydir Şu Yas DJVU 7.32 MB İndir
Tüylü Bir Şeydir Şu Yas RAR 4.76 MB İndir
Tüylü Bir Şeydir Şu Yas ZIP 4.39 MB İndir

ALTERNATİF İNDİRME LİNKLERİ

Kitap Adı Format Boyut Bağlantı
Tüylü Bir Şeydir Şu Yas PDF 6.23 MB İndir

Benzer Kitaplar




Kitap Yorumları - (2 Yorum)


Depresyona kapı aralayan bir yasın iki yönlü etkisinden biri, çok iyi bir yas tutucu olarak söyleyebilirim ki dönüşebileceğim ve olduğum her beni aynı ana tıkması. Sanki tek bir yas varmış da yaşamıma yayılmış oncasını birleştiriyormuş gibi, oradayız, sayısız parça -travma, nevroz, melankoli, ne varsa- halinde yere dökülebiliriz ve toparlanmak yerine öylece kalmak daha az çaba gerektirir. İkinci etki, parçaların birbirine dönüşebilmesi. Kolektif bir yasta daha belirgindir bu. Kimlikler değişir, zamanlar içindeki benler onlarca role bürünür; baba ben/çocuk ben/eş ben ve diğerleri. İçsel bir bölünme bu, bir de kişiler arasında yaşananı mevcuttur, ilişkileri yeniden yapılandırır. Çocuğun kendi anne veya babası olması mümkündür. Kaybettiklerimizin ardından kim olduğumuzu tekrar ve tekrar buluruz, belki de bulamayız ve ben bambaşka birine çıkar. Yıkıcı, buruk.

Zezé’nin arkadaşlarını, özellikle kurbağasını hatırlıyorum. Mekan değişimi sonucunda ortaya çıkıyordu ama asıl olay bir şeyleri geride bırakmaya yardımcı olmaktı, aynı şekilde geleceğin getireceklerine karşı da. Çocuk büyüyünce, kişiliği geliştikçe arka planda kalıyor ve ortadan kayboluyordu. Bir aşama olarak erginlik, zorlu bir yolun sonunda. Yas süreç olarak buna benziyor biraz, hatta bizim Karga da. Anne düşüyor, başını vuruyor ve ölüyor. Baba iki çocuğuyla kalıyor, bir de karga ekleniyor aralarına. Çat kapı. Kurbağayla aynı muhabbet; kendisine ihtiyaç duyulmayana kadar orada duracak. Baba zannediyorum edebiyat araştırmacısı, Ted Hughes’un şiirleri hakkında Karga adlı bir araştırma üzerinde çalışıyor. Kuzgun da olabilir, bilemedim şimdi. Bu araştırma bitene kadar Karga orada. Kargayla birlikte temsil ettiği, çağrıştırdığı, imlediği her şey de orada. Mitik anlatılar, duygular, takıldığı bir iki şairden birinin melankolik şiiri de dahil. Yüzleştirecek, koruyacak, acı verecek ve mutlu edecek, annenin ölümüyle kopup giden yaşam geri gelene ya da doldurulana kadar bir replika olarak ailenin yanında kalacak. Karga yaşamın bir metaforu, ölümün de. Her şeyin.

Anlatı parçalara ayrılmış durumda, anlatıcı Karga, Baba ve Çocuklar arasında gidip geliyor. Karga’nın monologları başlarda son derece dağınık, çağlayan bir bilincin ürünü ama sonradan bunun bilinçli bir tercih olduğunu görüyoruz, Baba’nın yaşama uyum sağlama aşamasında ihtiyaç duyduğu biçem bu.

Her bir anlatıcı bir diğerini kendine veya diğer anlatıcının rolüne bürüyor. Oyunculluğuyla, metaforlarıyla muhteşem bir kitap.

“Birçok insan, aslında Shakespeare’e, İbn Arabî’ye, Şostakoviç’e, Howlin’e Wolf’a ihtiyacım varken, ‘Zamana ihtiyacın var,’ dedi.” (s. 48)


kapağı ve ismi dikkatimi çekmişti ama hiç beklentimi karşılamadı hiç beğenmedim kitabı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

*

*