Dolly adı verilen bir koyunun bir grup İskoç bilim adamı tarafından klonlanarak kopyalanmasıyla, belki de genetik mühendisliği ilk kez bu kadar yoğun bir biçimde kamuoyunda konuşulmaya ve tartışılmaya başlandı. Ardından DNA’nın sırrının çözülmesi, insan kopyalama hazırlıklarının başlaması gibi genetik teknolojisindeki gelişmeler, bilimkurgu senaryolarının gerçeğe dönüşmesinin ilk aşaması olarak algılandı. Bu gelişmeler sonunda kamuoyu, kabaca, genetik mühendisliğindeki gelişmeleri destekleyenler ile bilimin bu yönde ilerlemesi hâlinde bir tür doğal felâketin gerçekleşeceğini öngörenler olmak üzere ikiye ayrıldı. Mae-Wan Ho’nun ”Rüya mı Kâbus mu” alt başlığıyla yayımlanan ”Genetik Mühendisliği” isimli kitabı da, biyoloji ya da genetik eğitimi almamış insanlar dâhil geniş kitlelere genetik mühendisliği biyo-teknolojisi bilimi hakkında bilgi vermeyi amaçlıyor. Kitap ile ilgili ilginç bir not da, eserin ilk basımından on sekiz ay sonra İngiltere’de genetik mühendisliğine karşı sıradışı ve sarsıcı bir tepki başgöstermesi ve bu tepkinin dünyanın pek çok bölgesine yayılması. Halka açık tartışmalar, konferanslar ve gösteriler, bilinçlenen toplumun birbirinden farklı kesimlerinin genetik olarak değiştirilmiş her türlü organizmaya karşı çıkması sonucunu doğurdu. Kitap, ”Genetik Mühendisliği Biyo-teknolojisi İçin Küresel Moratoryum – Hayatın Patentlenmesine Hayır” başlıklı bir ek de içeriyor.