Peki, bu hikayeyi yazma zarureti neden hasıl olmuştur? Hiç şüphe yok ki her nesil, kendi zamanının canlı tanıklarıdır. Bu aynı zamanda, süreç içerisinde yaşanan gerçekleri siyasi ya da sosyolojik kaygılardan uzak, bütün yalınlığı ile gelecek kuşaklara aktarma sorumluluğunu da yüklemektedir zamanın tanıklarına. Zira yarın siparişle yazdırılacak olan resmi tarihin yalanlarını tarihin yalanlarını ortaya koyabilmek için bu gereklidir. O vakit, hikayenin yazılış gerekçesini kısaca “Yaşadığımız zamanın tanıkları olarak, bu günlerde insana dair yaşananların gelecek kuşaklara doğru şekilde aktarılması noktasındaki kaygımızın giderilmesi ve bunun bir vefa borcu olarak algılanmasının bir ürünüdür” diyebiliriz. İşte bunları, gelecek gelecek kuşaklara bir hikaye tadında aktarabilmiş, onların bu günleri görebilmeleri ve ibret alabilmeleri adına geçmişe bir ayna tutabilmişsek, gelecek kuşaklara olan vefa borcumuzu bir nebze ödemiş sayılırız. Bu ise bizi, yarınlar için yapmamız gerekeni yapmış olmanın huzuru içerisinde mutlu ve bahtiyar kılacaktır.