Yılmaz Güney ve Fatoş Güney aşkı farklı bağlamlarda pek çok tartışmanın konusu oldu. Nice zorluklara göğüs gererek serpilen, cezaevi, sürgün, ayrılık gibi çetin süreçlerle daha da güçlenip büyüyen bu destansı sevgi ilk kez tüm detayları, tüm çıplaklığıyla kâğıda döküldü, bizzat Fatoş Güney tarafından. Moda’da doğup büyümüş, burjuva kültürüyle yetişmiş ve kendi kozasından çıkmamış bir genç kızın hayatının altüst oluş hikâyesiyle başlıyor Camları Kırın Kuşlar Kurtulsun. Bu bireysel değişim ülkenin siyasi tarihi ve politik sarsıntılarla, Yılmaz Güney’in kendi yolunu bulma serüveniyle harmanlanarak eşsiz bir anlatı oluşturuyor. Fatoş Güney bu kitapta bizlere birlikte mücadele etmenin, birlikte olgunlaşmanın, birlikte direnmenin hikâyesini sunuyor.Camları Kırın Kuşlar Kurtulsun Yılmaz Güney ve Fatoş Güney’in dillere pelesenk olan büyük aşkına, Türkiye politik sinemasına ve onun en özgün, öncü figürü olan Yılmaz Güney’in hayatına, darbeler tarihine; direnmeye, değiştirmeye inanmış bir kuşağın anlam dünyasına ışık tutuyor.“…Fakat yılmamalıydım, sürdürmeliydim yazmayı çünkü biliyordum, hiçbir şey sonsuzlukta yok olup gitmek kadar acı olamazdı. Yazmak, ölümden bir şey koparmaktı!(…) Geçmişin tüm birikimi, şimdiki zamanın gerçekliğiyle birleşecekti nihayet. Bu kez yeniden hatırlamanın, yeniden değerlendirmenin süzgecinden geçerek…”
Kolejli, varlıklı kızın, Çukurovalı dava adamı sevgisi hüznü, zorlu mücadelesine anlatan. Aynı zamanda yakın geçmişimize ışık tutan bir eser olmuş. Her kesimden her düşünceden bireyin okuması tavsiye edilecek bir eser olmuş.
Yılmaz Güney, eşi Fatoş Güney tarafından çok güzel anlatılmış. Filmlerinin bazılarının hala yasaklı olması, bir kısım filminin ortadan yok olması çok hazin. Ayrıca Yurt dışına kaçış olayı ve bu kaçışa göz yumulma ihtimali de dile getiriliyor. Hastalıkla uğraşırken eşinin hep yanında bulunması ve ona destek olması çok iyi olmuş. Türkiye’de olması daha iyi olurdu. Çok ayrıcalıklı bir sinemacıydı.
Yılmaz Güney’in yaşamı anlatılır iken, ülkenin. 1965 -1985 yıllarının tarihini de anlatıyor. Bir dönemin, politik koşulları, hapishaneleri, gençlik örgütlenme ve eylemleri, sanata ve sanatçıya bakış ortamları, Anadolu şehirlerinde,hapishane ve sürgün koşullarında film yapmanın sinama sanatına üreterek katkı vermenin zorlukları anlatılıyor. Bu genel değerlendirmeler, özel yaşamın, aşkın, hastahane , hastalık ve aile düzenin özel anlatımı ile de ayrı bir değer kazanıyor.
Kitabın adı ne anlama geliyor açıklanmamış kitapta. Bir de Yılmaz Güney in Baba filmiyle aldığı ödül geri alınıp Cüneyt Arkın’a verilmiş deniyor, fakat Cüneyt Arkın bu ödülü almış mı belirtilmemiş.
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
Kolejli, varlıklı kızın, Çukurovalı dava adamı sevgisi hüznü, zorlu mücadelesine anlatan. Aynı zamanda yakın geçmişimize ışık tutan bir eser olmuş. Her kesimden her düşünceden bireyin okuması tavsiye edilecek bir eser olmuş.
Yılmaz Güney, eşi Fatoş Güney tarafından çok güzel anlatılmış. Filmlerinin bazılarının hala yasaklı olması, bir kısım filminin ortadan yok olması çok hazin. Ayrıca Yurt dışına kaçış olayı ve bu kaçışa göz yumulma ihtimali de dile getiriliyor. Hastalıkla uğraşırken eşinin hep yanında bulunması ve ona destek olması çok iyi olmuş. Türkiye’de olması daha iyi olurdu. Çok ayrıcalıklı bir sinemacıydı.
Yılmaz Güney’in yaşamı anlatılır iken, ülkenin. 1965 -1985 yıllarının tarihini de anlatıyor. Bir dönemin, politik koşulları, hapishaneleri, gençlik örgütlenme ve eylemleri, sanata ve sanatçıya bakış ortamları, Anadolu şehirlerinde,hapishane ve sürgün koşullarında film yapmanın sinama sanatına üreterek katkı vermenin zorlukları anlatılıyor. Bu genel değerlendirmeler, özel yaşamın, aşkın, hastahane , hastalık ve aile düzenin özel anlatımı ile de ayrı bir değer kazanıyor.
Bir devrin öyküsü, öykünün kahramanı tarafından zaman ayırmaya değer.
Kitabın adı ne anlama geliyor açıklanmamış kitapta. Bir de Yılmaz Güney in Baba filmiyle aldığı ödül geri alınıp Cüneyt Arkın’a verilmiş deniyor, fakat Cüneyt Arkın bu ödülü almış mı belirtilmemiş.