Yazıya ihanet etmeme’nin ağır bedelini göğüslemiş, ‘Enseyi karartmayan’ bir yazı adamı… Soruyu seven, sorgulayan, fakat anlamayı da önemseyen bir edebiyatçı… Bu ülke için anlamlı olmayı, ülkenin yeryüzüyle buluşamayan yapısına ‘Muhalif’ olmakta gören, aykırı düşünen bir profesör… Yakın tarihten Suçu yazıyla işleyen’ üç örnek… Altanlar… Çetin Altan, Ahmet Altan, Mehmet Altan… Çağın üç muhalifi… Altanlar’ın her birinin kendi başına sundukları bir portre var; bir de bu üçlünün birlikte oluşturdukları ayrı bir portre… Bu portre, Türkiye’nin son elli yılına ilişkin çok şeyler söylüyor ve bizi önemli çözümlemelere götürüyor… Altanlar’ın fotoğrafı Türkiye’nin düşünce hayatının albümü içinde görülmeli. Çünkü onların isyanları, düşünceleri, hüzünleri, sevdaları ve yalnızlıkları Türkiye’nin dokusunda ve Türkiye’nin dokusundan… Ortaya çıkan çalışma bir fikir portresi olarak da okunabilir. Daha doğrusu fikrin portresi… Bu portreyi okuma imkanı veren ‘Gerçekçi Fotoğraf’ çekiminde doğal tavırlarını bozmayan Altana teşekkürler…