Telif Bildirimi ve Kitap Kaldırma İstekleri İçin
Gecenin Sonuna Yolculuk

Kategori: Edebiyat Yazar: Louis-Ferdinand Celine Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları

Gecenin Sonuna Yolculuk

  • çevirmen: Yiğit Bener
  • Yayın Tarihi: 13.02.2019
  • Orijinal Adi: Voyage Au Bout de la Nuit
  • ISBN: 9789750804199
  • Dil: TÜRKÇE
  • Sayfa Sayısı: 576
  • Cilt Tipi: Karton Kapak
  • Kağıt Cinsi: Kitap Kağıdı
  • Boyut: 13.5 x 21 cm
Tanıtım Bülteni
Louis-Ferdinand Céline’in ilk ve en ünlü kitabı Gecenin Sonuna Yolculuk, yaşamın oradan oraya, Birinci Dünya Savaşı’ndan Afrika’ya, Amerika’dan Fransa’daki bir akıl hastanesine savurduğu bir anti-kahramanın, Bardamu’nün öyküsü. Sefalet, hastalık, yozlaşmışlık, delilik, ölüm her yerde. İnsanın varoluş karşısındaki çaresizliği yüzümüze tüyler ürpertici bir ritimle vuruluyor. Kapkara ama alabildiğine şiirsel, Simone de Beauvoir’ın deyişiyle “söz kadar canlı bir yazı”yla yazılmış bir senfoni.  Gecenin Sonuna Yolculuk iki dünya savaşı çıkarmış bir yüzyılda aynaya yansıyan insan ruhunun bir nevi yazınsal otopsisidir.   Gerçek Céline “mucize”sini yaratan şey okumanın yarattığı etkidir – büyüle­yici, gizemli, kopkoyu bir karanlık içinde, hoşnutsuz ama bununla birlikte yar­dım eli uzatan kahkahayla.Julia Kristeva   Aslına bakarsanız Fransa’da “benim Proust’um” Céline’dir. (…) Céline çok büyük bir özgürlükçüdür, onun sesinin çağrısı beni içine çekiyor.Philip Roth   Önce Céline’i okumalı, son 2000 yılın en büyük yazarı…Charles Bukowski
Kitap Adı Format Boyut Bağlantı
Gecenin Sonuna Yolculuk PDF 23.91 MB İndir
Gecenin Sonuna Yolculuk EPUB 26.72 MB İndir
Gecenin Sonuna Yolculuk MOBI 21.09 MB İndir
Gecenin Sonuna Yolculuk ODF 22.50 MB İndir
Gecenin Sonuna Yolculuk DJVU 28.13 MB İndir
Gecenin Sonuna Yolculuk RAR 18.28 MB İndir
Gecenin Sonuna Yolculuk ZIP 16.88 MB İndir

ALTERNATİF İNDİRME LİNKLERİ

Kitap Adı Format Boyut Bağlantı
Gecenin Sonuna Yolculuk PDF 23.91 MB İndir

Benzer Kitaplar




Kitap Yorumları - (5 Yorum)


Herkesin bir yazarı vardır. Var, değil mi? İyi okuyucularda bence kesinlikle vardır. Bu yazarı her yönüyle tanımaktan bahsedeceğim. Tanpınar’ı çok sevdiğini söyleyen bir adamdan beklediğimiz nedir? Benim beklentim şu: Öncelikle romanlar, şiirler, hikâyeler okunacak. En aşağı bir defa daha okunacak sonra. Mektuplar, ders notları, günlükler… Adam hakkındaki makaleler, kitaplar, ne varsa okunacak. Her yönüyle, her düşüncesiyle bileceğiz adamı. Olay bu olmalı. Benim yazarım Lovecraft, 14 yaşındayken bir abimiz tutuşturmuştu elime Cthulhu’nun Çağrısı’nı, gerisi geldi. Adamın hayatı boyunca yazdığı mektup sayısı aklımda. Duacısıyım.
Hakan Günday için de Céline’miş, lâkin ki Céline’in başka bir kitabını okumamış Günday. Sadece bu. Saplantı halinde, tekrar tekrar. Kinyas ve Kayra’yı okurken bir yabancılık hissetmiştim, nasıl anlatacağımı bilmiyorum ama deneyeyim. Yabancı bir ses vardı ve Günday’ın sesini bastırıyordu. Hatta Günday’ın sesi ne kadar kendisine aitti, onu bile belirsizleştiriyordu. Gecenin Ucuna Yolculuk’u okuduktan sonra görülüyor ki olaylar haricinde deyişlerde, çatıda bir fark yok, yabancı sesin kaynağı bu. Aslında deyişlerde fark var, Günday’ın tespitlerinin pek başarılı olmadığını söyleyebilirim.
Şimdi öncelikle romanda yolculuk var zaten, yolculuk sırasında yaşanan olaylar ve düşündürdükleri. En ayıca haliyle romanın olayı bu. Ferdinand Bardamu romanın başında asker. Yaralanıyor, ordudan ayrılıyor. Bir iş buluyor, Afrika’ya gidiyor. Fransız sömürgelerinden birine. Kitap 15-20 yıllık bir dönemi anlatıyor. Söylenen her sözün, atılan her adımın birbiriyle bağlantısı var.
“İstemeyerek de olsa, tüm yüzyıllar boyunca her yerde adı geçen, herkesin varlığından Tanrı ya da Şeytan’ın varlığı kadar haberdar olduğu, ancak yeryüzüne indiğinde ve yaşamda daima değişken, belirsiz biçimler içinde kalan, asla ele gelmeyen, o insanlığın yüzkarası vazgeçilmez ‘aşağılık ve tiksindirici pislik’ rolünü oynuyordum. Bu ‘pisliği’ nihayet kıstırma, nitelemek, ele geçirmek için ancak bu daracık gemide oluşabilen olağanüstü koşulların bir araya gelmesi gerekmişti.” (s. 138)
Bardamu’nün hayatı bu şekilde özetleyen cümleleri var, fakat böyle, kendiliğinden ortaya çıkan minyatür dünyalarda söyleniyor onlar. Koloni hayatının bu kadar sıkıntılı olabilme ihtimali bir yana, Bardamu’nün gemiden inince anlattığı kolonyal yaşam çok daha fena.
“Yansıttıkları renkler nedeniyle tropikal bölgenin insanlarını ve nesnelerini adilce değerlendirmek zordur. Renkler ve nesneler fokurdarlar. Tam öğle üzeri sokağın ortasına açılan küçük bir kutu sardalye bile o kadar çeşitli ışıklar saçar ki, göz ona bir kaza önemi atfeder. Dikkat etmek gerek. Orada isterik olan yalnızca insan değildir, nesneler de bu işe bulaşır. Yaşam ancak günbatımından sonra katlanılabilir bir hal alır, ne var ki karanlığa da derhal sürüler halinde sivrisinekler el koyarlar. Bir, iki ya da yüz değil, trilyonlarcası. Bu koşullarda paçayı sıyırmak, tam bir hayatta kalma başyapıtına dönüşür. Gündüz karnaval, gece kevgir, usulca da savaş.” (s. 151)
Yiğit Bener’in sonsözünü pek beğendiğimi söyleyemeyeceğim, Celine üslubuyla yoğurt yemek neden. En güzeli zaten yenmiş. Emeğe saygı, kendisine çok teşekkür. Beat Kuşağı için süper kaynak olmuştur bu kitap, daha da bir şey demiyorum.


İnsanı içten etkileyen ve tekrar tekrar okunması gereken bir eser.


kitap kesinlikle kolay okunmuyor,agir akiyor.Sabirla okuduğunuz vakit cumleler arasındaki mesajı anliyorsunuz.Biraz vakit ayirirsaniz okunması zor ama guzel bi eser


Ustalıkla yazılmış bir kitap. Bitirdikten sonra günlerce düşündüğüm, üzerimde etkisini hissettiğim bir eser oldu.


psikiyatrist bir hocamın önerisiyle analiz yapmak için aldım tahlilleri çok başarılı öneririm

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

*

*