Loran des Arşel'in evi çok güzel görünüşlüydü.Arsel'ler babadan oğula çok şerefli olan kraliyet noterliğini işgal ediyorlardı.Elli yaşlarında, çocuksuz bir dul olan mösyö Loran'ın sıhhatli bir görünüşü vardı.Kendi önemini bilen bir noter ağırbaşlılığı vardı. Onda: Hakikatten asil bir insandı ve evinde herkesten hörmet görürdü.Gündüzleri onun emrindeki noter katipleri Fransa'nın bütün kibarlarının kontrotlarını yazarlardı.
Michael Zevaco’dan müthiş bir macera romanı. İlk başta belirteyim ki bu kitabı kelepir kitap kampanyası bünyesinden seçip almıştım ve iyi bir seçim yaptığımı düşünüyorum. Kitap 1970 basımı olmasına rağmen iyi durumdaydı ve dili de o zamanların Türkçe’si gereğince çevrilmişti. Böyle orjinal bir dil benim hoşuma gidiyor. Sanki eski çeviri kitaplar daha iyi çevirmenlerin elinden çıkmış hissi uyandırıyor insanda. Gelelim kitaba : o kadar akıcı ki elinize alınca bırakmak istemiyorsunuz. Fransız ve İspanyollar arasında geçen hikaye macera kurgusu ile ön plana çıkıyor. Yazarın adeta bir film senaryosu gibi bir sahneyi alıp belirli bir noktaya kadar taşıması, daha sonra diğer bir sahneye geçip onu sürüklemesi de takdire şayan. Şövalyeler, kontlar, dükler, düşesler ve avam tabakanın içiçe olduğu bu kitap film yapılsa bayağı tutar herhalde. Şövalye Ragasten’in başı çektiği karakterler içinde ikiz kız kardeşlerin çevirdikleri dalavereler ile yeri bir başka. Bir kadının ihtiraslarının gücünü anlatması bakımından da kitap göze batıyor. Kitap ile ilgili söyleyeceğim tek kötü konu sonunun müphem bırakılması. Macera son hızla giderken bir anda kitap “SON” diyerek bitiyor ve sonu meçhul kalıyor. Belki de yazar sonu okuyucunun kendi isteğine göre hayal etmesini amaçlamıştır; kimbilir…
Kitap Yorumları - (1 Yorum)
Michael Zevaco’dan müthiş bir macera romanı. İlk başta belirteyim ki bu kitabı kelepir kitap kampanyası bünyesinden seçip almıştım ve iyi bir seçim yaptığımı düşünüyorum. Kitap 1970 basımı olmasına rağmen iyi durumdaydı ve dili de o zamanların Türkçe’si gereğince çevrilmişti. Böyle orjinal bir dil benim hoşuma gidiyor. Sanki eski çeviri kitaplar daha iyi çevirmenlerin elinden çıkmış hissi uyandırıyor insanda. Gelelim kitaba : o kadar akıcı ki elinize alınca bırakmak istemiyorsunuz. Fransız ve İspanyollar arasında geçen hikaye macera kurgusu ile ön plana çıkıyor. Yazarın adeta bir film senaryosu gibi bir sahneyi alıp belirli bir noktaya kadar taşıması, daha sonra diğer bir sahneye geçip onu sürüklemesi de takdire şayan. Şövalyeler, kontlar, dükler, düşesler ve avam tabakanın içiçe olduğu bu kitap film yapılsa bayağı tutar herhalde. Şövalye Ragasten’in başı çektiği karakterler içinde ikiz kız kardeşlerin çevirdikleri dalavereler ile yeri bir başka. Bir kadının ihtiraslarının gücünü anlatması bakımından da kitap göze batıyor. Kitap ile ilgili söyleyeceğim tek kötü konu sonunun müphem bırakılması. Macera son hızla giderken bir anda kitap “SON” diyerek bitiyor ve sonu meçhul kalıyor. Belki de yazar sonu okuyucunun kendi isteğine göre hayal etmesini amaçlamıştır; kimbilir…