Güç dengesi devamlı dikkat ister. 20.yy.da Amerika iki kez kendi değerleri üzerine kurulu bir dünya düzeni oluşturmaya çalıştı. Soğuk Savaş sonrası başkanlar arasında yalnızca Nixon, istikrarlı bir şekilde, Sovyetler Birliğinin bir jeopolitik sorun olarak değerlendirmiştir. Amerika’nın Soğuk Savaş sonrası politikası, sanki artık geleneksel dış politika görüşleri geçerli değilmiş gibi yürütüldü. Ancak, Rusya kim tarafında yönetilirse yönetilsin, Halford Mackinder’in jeopolitik merkez dediği topraklar üzerine oturmuş olduğunu ve en güçlü imparatorluk geleneklerinden birinin varisi durumunda bulunduğunu da ileri sürebilirler. Bunun yanında nüfusun çoğunluğu Müslüman olan Orta Asya Cumhuriyetlerinde İran ve Türkiye rollerini artırmak peşindedirler. Fakat hakim jeopolitik hamle, eskiden Moskova tarafından kontrol edilen topraklarda üstünlüğü sağlamak için Rusya tarafından yapılmıştır. Moskova de facto imparatorluk merkeziymiş gibi davranmakta ve kendisini bu pozisyonda görmektedir. Nitekim Eski Sovyetler Birliği toprakları üzerinde her komünizm karşıtının demokrat ve her demokratında Rus Emperyalizmine karşı olduğunu söylemek zordur. Nitekim Orta Asya’da demokratik deneyimi olan lider azdır. Merkezi planlamadan Pazar ekonomisine geçiş her yerde sancılı olmuştur.
Kitap Yorumları - (1 Yorum)
Güç dengesi devamlı dikkat ister. 20.yy.da Amerika iki kez kendi değerleri üzerine kurulu bir dünya düzeni oluşturmaya çalıştı. Soğuk Savaş sonrası başkanlar arasında yalnızca Nixon, istikrarlı bir şekilde, Sovyetler Birliğinin bir jeopolitik sorun olarak değerlendirmiştir. Amerika’nın Soğuk Savaş sonrası politikası, sanki artık geleneksel dış politika görüşleri geçerli değilmiş gibi yürütüldü. Ancak, Rusya kim tarafında yönetilirse yönetilsin, Halford Mackinder’in jeopolitik merkez dediği topraklar üzerine oturmuş olduğunu ve en güçlü imparatorluk geleneklerinden birinin varisi durumunda bulunduğunu da ileri sürebilirler. Bunun yanında nüfusun çoğunluğu Müslüman olan Orta Asya Cumhuriyetlerinde İran ve Türkiye rollerini artırmak peşindedirler. Fakat hakim jeopolitik hamle, eskiden Moskova tarafından kontrol edilen topraklarda üstünlüğü sağlamak için Rusya tarafından yapılmıştır. Moskova de facto imparatorluk merkeziymiş gibi davranmakta ve kendisini bu pozisyonda görmektedir. Nitekim Eski Sovyetler Birliği toprakları üzerinde her komünizm karşıtının demokrat ve her demokratında Rus Emperyalizmine karşı olduğunu söylemek zordur. Nitekim Orta Asya’da demokratik deneyimi olan lider azdır. Merkezi planlamadan Pazar ekonomisine geçiş her yerde sancılı olmuştur.