Kırmızıyı Hiç Sevmem, son dönemlerin sosyal olaylarını ilginç bir aşk hikayesi etrafında yansıtan farklı bir roman.Sağcı bir gençle, solcu bir kızın herkesi hayretlere düşüren aşkı, romanın temel konusu. Bu iki farklı görüşü savunan gençlerin şahsında ideolojilerin sorgulanması, birbirini anlayıp anlamaması, tanıyıp tanımaması noktasında yaşanan çatışmaların psikolojisi ise romanın bir başka temel unsuru.Durduğu yerde duramayan, davası için gözü kapalı her istenileni gereğinden fazla yapan, komünizmi temsil ediyor diye kırmızıdan bile nefret eden Levent ve yine kendi davası için eylemlerin içinde olan Suzan...Birbirlerinin düşüncelerine ölesiye düşman olmalarına rağmen, aşk onları birbirine bağlar. Kalpler birleşir ama düşünceler hala farklıdır. Söz düelloları, laf dokundurmalar, psikolojik gerilimler, tahammülsüzlükler, bitmez tükenmez Türkiye'yi kurtarma nutukları...Levent ile Suzan'ın macerası, sizleri de sarsacak.
kitapta zamanede ülkemizin düştüğü durumlardaki iç çatışmaları ve o iç çatışmalar içerisindeki iki karşı düşünceli gencin derin duygularını ele alan ama bu duyguları içinde bulundukları sosyal grupların etkisiyle bu duyguları yeterince içtenlikle yaşayamamaları ve bu olayların biz okuyuculara bir nakkaş edasıyla inceden inceye aktarılmasıyla kitap tam bir roman özelliği kazanmaktadır.-
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
yazarın bir dönem derslerine girme fırsatı buldum. gerçekten de ilginç bir insan. bence kitapta kendisini anlatmış
Dönem Türkiyesine Ülkücü Hareket in gözünden bakıyor.Yazarımızdan Allah razı olsun faydalı ve okuma zevki uyandırıcı bir eser çıkarmış ortaya
sürükleyici bir kitap dönemin Türkiye’sinde nelerin olduğunu bir edebiyatçının gözünden görüyorsunuz ve bitirmeden elinizden birakamıyorsunuz..
Kendisi benim deshane hocam olup mükkemel bir insandır…kitaplarıda öyle tabiki
kitapta zamanede ülkemizin düştüğü durumlardaki iç çatışmaları ve o iç çatışmalar içerisindeki iki karşı düşünceli gencin derin duygularını ele alan ama bu duyguları içinde bulundukları sosyal grupların etkisiyle bu duyguları yeterince içtenlikle yaşayamamaları ve bu olayların biz okuyuculara bir nakkaş edasıyla inceden inceye aktarılmasıyla kitap tam bir roman özelliği kazanmaktadır.-