islâm’ın ilme bakışı cehaleti tamamen ortadan kaldırdı. Hayatın her sahasında olduğu gibi, ilim atanında da büyük bir inkılâba imza attı. Vahyin ilk emrinin “Oku!” olması ile başlayan btı eşsiz inkılâp, Allah Resulü’niin (a.s.m.) ona verdiği olağan üstü önem ile zirveye ulaştı. Sahabe efendilerimiz, verilen mesajı çok iyi arthdıiar. Onu en önemli hedeflerinden biri haline getirerek, önü kıyamete kadar gelecek nesilleri sarsacak etkinlikte yaşamlarının bir haline getirdiler.Daha dün okuma ve yazmayı aklından bile geçirmeyen bir toplum, Müslümanlık vasfını kazanır kazanmaz ilmi, su ve ekmekten daha fazla önemser hale geldiler. Yıllarca aç susuz kalma pahasına, büyük bir aşk ve şevkle ilme sarıldılar.Resulullah Efendimiz, tebliğ ettiği İslâm’ın ilme verdiği ehemmiyet ve muhataplarında meydana getirdiği hüsn-ü kabulden hareketle Mescid-i Nebevî’nin bir bölümünü ilim tahsiline tahsis etti. Şurayı bir nevi yatılı üniversite haline getirdi. Buraya Suffe, burada kalan ve bizzat kendi tarafından yetiştirilen öğrencilere Ashâb-ı Suffe ismi verildi. Ashâb-ı Suffe’den kimisi koyunlarını arkadaşlarına bırakarak ilme koştu. Kimisi kabiiesindeki liderliğini, sahip olduğu saygın mevKii terk etti. Ama hepsi ilim ve irfan aşkıyla yanıp tutuştular.Allah Resûlü’nün (a.s.m) vefatından sonra her birisi dünyanın dört bir tarafına dağılarak İslâm’ı anlattılar. İnsanlığa ilim ve medeniyet sundular. Efendimizden öğrendikleri İslâm’ı, bütün renkleri ile bize ulaştırdılar.Bu adanmış ruhların dizlerinin önüne çöküp, sanki o günde yaşıyormuş gibi, Nebevî ilim ve irfanı almak üzere hazırlanan bu kitap, akıcı, anlaşılır bir üslup ile istifadenize sunuldu