Aşkın Samatya'sı Selanik'te Kaldı, genç yaşında dul kalmış bir Rum kadınıyla yakışıklı bir Türk komiserinin arasındaki aşkı anlatıyor. Aşkın kahramanları Hasan ile Efrosini, aşkın mekânı ise Samatya. Yirminci yüzyılın ilk yarısında azınlıkların çokça yerleştiği, sahil yolu geçmeden önce kıyılarında denizle iç içe yaşanan Samatya; şimdinin Kocamustafapaşa'sı. Komiser Hasarı'ın doğduğu ve atalarının mezarlarının bulunduğu yer Selanik'tir. Efrosini'nin doğduğu ve atalarının mezarlarının bulunduğu yer ise İstanbul. Bu iki kişi, ilk karşılaşmada birbirlerine vurulurlar ve erkeğin evli olmasına aldırmadan birleşirler. Ne dinleri ayırabilir onları, ne kültürleri, ne de aileleri. Öte yandan 1655 yılı Eylül'ünde patlak veren 6/7 Eylül Olayları'ndan sonra İstanbul'da yaşayan azınlıkların yaşamı alt üst olur. Selanik'te Atatürk'ün evinin bombalandığı haberiyle İstanbul'da başlayan olaylar, yüzyıllardır kültürümüze damgasını vurmuş bir grup insanın yerini yurdunu bırakıp Yunanistan'a göç etmesiyle sonuçlanır. Yıllar sonra Komiser Hasan'ın torunu, Samatya'da ve Selanik'te bu müthiş aşkın izini sürer. Büyüsüne kapıldığı ve kendisini başka dünyalara sürükleyen bu sıradışı aşk, acaba kendi sevgilisiyle arasına girecek midir? Aşkın Samatya'sı Selanik'te Kaldı, edebiyata bu kitapla adım atan Sergun Ağar'dan başarılı bir ilk roman.--------------------------------------------------------------------------------
İstanbul’da yaşayan Madam Afrosini ve Hasan Bey’in aşklarını anlatmakla yetinmiyor sadece bu kitap. 1950 li yıllara kadar Rumlarla Türklerin bir arada ayrım yapmaksızın nasıl yaşadıklarını ve daha sonraki süreçte nasıl ayrı düştüklerini anlatıyor. Etkilenmemek ve üzülmemek mümkün değil.
öncelikle adından aldığım sıcaklıkla söze başlamak istiyorum. kitabın Can yayınlarından çıkmış olmasının verdiği güven, konusunun gerçekçi, sıcak ve sürükleyici olması bu kitabı bir an önce alıp okuma isteğimi kamçılıyor.Türk yazarlarımızın düşüncelerini bizimle daha ucuza paylaşması talebi artırabilir.Teşekkürler Sergun Ağar…
Kitap Yorumları - (3 Yorum)
İstanbul’da yaşayan Madam Afrosini ve Hasan Bey’in aşklarını anlatmakla yetinmiyor sadece bu kitap. 1950 li yıllara kadar Rumlarla Türklerin bir arada ayrım yapmaksızın nasıl yaşadıklarını ve daha sonraki süreçte nasıl ayrı düştüklerini anlatıyor. Etkilenmemek ve üzülmemek mümkün değil.
türk yazarları okumaya teşvik edecek başarılı bir kitap
öncelikle adından aldığım sıcaklıkla söze başlamak istiyorum. kitabın Can yayınlarından çıkmış olmasının verdiği güven, konusunun gerçekçi, sıcak ve sürükleyici olması bu kitabı bir an önce alıp okuma isteğimi kamçılıyor.Türk yazarlarımızın düşüncelerini bizimle daha ucuza paylaşması talebi artırabilir.Teşekkürler Sergun Ağar…