Telif Bildirimi ve Kitap Kaldırma İstekleri İçin
Asla Kimseyi Öldürmedi Benim Babam

Kategori: Edebiyat Yazar: Jean-Louis Fournier Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları

Asla Kimseyi Öldürmedi Benim Babam

Tanıtım Bülteni
“Bir sabah, çok erken vakitte, annem odama geldi, ‘Sanırım baban öldü’ dedi.‘Yine mi...’ dediğimi hatırlıyorum.Kalkmak istemiyordum, yorgundum veyorganın altına girdim.Babamı o kadar kör kütük sarhoş görmüştüm ki, gerçek bir ölüyle kör kütük sarhoş biri arasındaki farkı bilemiyordum. Sonra babam doktordu ve bir doktor ölemezdi.Annem, ‘Bu seferki gerçek. Hadi kalk’ dedi.Kalktım. Odasına gittim. Yatağın yanı başına düşmüş, ağzı kan doluydu. Beni azarlamadı, gerçekten ölmüştü.”2008 Prix Femina ödüllü Jean-Louis Fournier’den otobiyografik bir anlatı.Bir çocuğun gözünden kahraman, koruyucu, şakacı, alçakgönüllü, sorunlu bir imge:Baba.
Satıcı Kitap Adı Bağlantı
Trendyol Asla Kimseyi Öldürmedi Benim Babam Satın Al
Kitapyurdu Asla Kimseyi Öldürmedi Benim Babam Satın Al
D&R Asla Kimseyi Öldürmedi Benim Babam Satın Al
Idefix Asla Kimseyi Öldürmedi Benim Babam Satın Al
BKM Kitap Asla Kimseyi Öldürmedi Benim Babam Satın Al
Hepsiburada Asla Kimseyi Öldürmedi Benim Babam Satın Al
Nadir Kitap Asla Kimseyi Öldürmedi Benim Babam Satın Al
N11 Asla Kimseyi Öldürmedi Benim Babam Satın Al
Amazon Türkiye Asla Kimseyi Öldürmedi Benim Babam Satın Al
Kitap Adı Format Boyut Bağlantı
Asla Kimseyi Öldürmedi Benim Babam PDF 6.23 MB İndir
Asla Kimseyi Öldürmedi Benim Babam EPUB 6.96 MB İndir
Asla Kimseyi Öldürmedi Benim Babam MOBI 5.49 MB İndir
Asla Kimseyi Öldürmedi Benim Babam ODF 5.86 MB İndir
Asla Kimseyi Öldürmedi Benim Babam DJVU 7.32 MB İndir
Asla Kimseyi Öldürmedi Benim Babam RAR 4.76 MB İndir
Asla Kimseyi Öldürmedi Benim Babam ZIP 4.39 MB İndir

Sponsorlu Kitaplar

Satıcı Kitap Adı Bağlantı
BKM Kitap Sessizlik Artık Sensizlik Satın Al
Kitapyurdu Yüreğin Yorgunluk Görmesin Satın Al

Benzer Kitaplar




Kitap Yorumları - (5 Yorum)


Öldürmez, çocuklarını yer. Kaç ölüm eder?
Fragmanlar. Benim alımlamam şablonu doldurmaya yetmedi, baba imgesi boş bir kabuk. İki anı hatırlarım; fırlatılıp yatağa düştüğüm ve televizyonun önünden geçtim diye tekme yediğim. Gerisinin olmaması iyi, mücadele namına bir şey kazanmadım, kendimden öte bir gölgenin peşine düşmedim. Belki ondan daha iyi biri olma, yıkılmayacak bir aile kurma hırsı, bu kadar. Baba orada olmasa bile bir rakip, kendimi kandırmayayım. Fournier’ye imrendim çünkü yere serilmemiş, ayakta ve babayı yok etmeden, olduğu gibi anlatmış. Çocuk gözünün basitliği babanın işlenmemiş halini ortaya çıkarıyor, yetişkinliğin görme biçimleri anlatıya sığıştırılmamış.
Sonuçta ortada bir baba var, yüzleşilip sevilmiş. Şunu her zaman bir madalya olarak boynumda taşıyacağım: “Şimdi büyüdüm, yaşamın zor olduğunu biliyorum ve hayatı daha dayanılır kılmak için ‘kötü’ yollara başvuran kimi daha hassas insanlara kızmamak gerektiğini de.” (s. 81) Şöyle; yük ağırsa eğer, insan kendini omuzlayamıyorsa, çöküp kalmak istiyorsa olduğu yerde, kendine dik dik bakamıyorsa, kendine bakmaya katlanamıyorsa, kendi bildiğinden başka bir şekilde biçimlendiriliyorsa, kendini tekrar biçimlemeye zorlanıyorsa… O zaman bilmediği bir suya akmak, karışmak dışında başka seçenek kalmıyor. Dağılmaktır bu, farklı hisseden parçalara ayrılmak. Tutarsızlık. Tekrar bir araya gelene kadar, tekrar bir araya gelme umudunu sürdürebilmek için. Babada bunu sezdim.
Kitap anneye ithaf edilmiş. Birçok parçadan oluşuyor.
Noel’de Küçük İsa’dan bir tabanca istiyor çocuk, belli bir marka. Bir de anneyi öldürmeyen bir baba lazım, Küçük İsa her şeyi bilir ve mesajı gönderebilir ama mesajı alacak kişi de önemli. Sonuçta baba içmeye devam ediyor ve oğluna markasız bir tabanca alıyor. Her şey yarım.
Babayla çekilmiş bir fotoğraf, çocuk bir yaşında. O müşfik adamın gittiği yerde iyi karşılandığını düşünüyorum, geride kalanlar onu iyi anmışlar. Öldürdüğü hayvanlar için aynı şey geçerli değil. Hiç inek ezmedi, sadece koyunları ezdi ve sıra çobana gelince adamın tam önünde durdu. Belki bir fırt daha lazımdı. Bunun dışında tedavi ettiği hastalardan para almayan bir adam bu, insanlar deliliğiyle kabul etmiş, seviyorlar bir de. Yaşlı bir kadın muayenehaneye girip saatlerce çıkmıyor, baktıklarında uyuyan doktorun önünde sessizce oturduğu görülüyor. Mesela. Yırtık pırtık ayakkabılar, eski püskü elbiseler giydiği için de kendilerine yakın hissetmiş olabilirler. Anne ayakkabıları atınca viziteye terlikle çıkması kadar her hafta intihar teşebbüsünde bulunması da doğal olduğunun kanıtı gibi geliyor; dirseğin iç yüzünden tek bir damar kesilir, ortalık batmasın diye yatağın altına küçük bir kap konur, kan kaba damlar, o esnada okulla, arkadaşlarla ilgili sorular sorulur. Şöyle düşündüm; karbon bazlı yaşam formu olduğumuzdan aldığımız her nefes yaşamamızı sağladığı kadar öldürücü de, paslanıp ölüyoruz. Öyleyse bu da yaşamın başka bir biçimi değil mi? Rutin intiharlar?
Son bir fragmanla bitireyim. 1944, bombalar yağıyor. Baba hiç oralı değil. Herkes sığınaklarda, ölmemek için edilen dualar gökyüzüne yükseliyor ama baba umursamıyor, ne bombaları ne de ölmeyi. “Tanrı’nın ‘Ayağa kalkın ölüler!’ diyeceği, ölülerin dirileceği gün bile ayağa kalkacağını sanmıyorum.” (s. 30)
Babasıyla azıcık meselesi olanlar için bir dünyadır Fournier’nin kitabı, ben kendi babamı yeniden yaratırken kitabı hatırlayacağım.


Etkileyici bir kitap.Nereye gidiyoruz baba kitabı ile birlikte okunmalı..


Bir Fournier hayranı olarak mükemmel. Keyifli okumalar.


nereye gidiyoruz baba kitabı ile birlikte okunmalı .çok güzel bir kitap. insanı etkiliyor


Gerçek hayattan alınmış bir hikaye olduğu için okurken çok üzüldüm.Okumak isteyenler için tavsiye ederim.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

*

*