“Sonra, birden, kirpikleri parıldamaya başladı ve bir an için ağlayacak sandım. Ama o başını salladı, parmağını gözkapaklarına götürdü ve mırıldandı: “Üç kuruşluk bir felsefe ister misin, Jay?” Kabul ettim, gülümsemeye başladı: “Bak, Irish Coffee hayat gibidir. Başta, serttir ve tatlıdır, siyah beyazdır, sıcak soğuk. Ve zaman geçer ve sonra her şey ılık, yavan hale gelir ve grileşir.”
Le Tellier, OULIPO’ya dahil oyuncu olduğu için baştan sevdim. Bilim gazetecisi, deney gözlermiş gibi yazıyor, öykülerdeki detaylar baş döndürebilir.
Haftalık bir dergide yazdığı 120 öyküden 86’sı derlenmiş, kitap haline getirilmiş.
Epigraf: “Gökyüzü çok yüksek, yeryüzü çok alçak / Bar tam doğru yükseklikte”
Barda çalışanların ve bara gelen insanların öyküleri, yaklaşık bir buçuk sayfalık onlarca öyküde yukarıda bahsettiğim olasılıkların bir bölümünü görebilirsiniz. Bir de insanların unutmaya ne kadar dirençli/meyilli olduğunu, acıyı, mutluluğu, kokteyllerle duygular arasında derin bir bağ olduğunu… Ben kokteyl tariflerini bir bir not ettim, her öyküde farklı bir kokteyl var.
Kemik tayfa toplandıktan sonra bara insan yağmaya başlar, hikâyeler de… Yarım kalan bir hikâye, bir diğerinin içinde. Sadece birkaç dakika içinde yaşam o noktada gerçekleşir; bütün duygular bu olaya sıkıştırılmış gibidir. Parıltı işte, siz hissetmediniz mi hiç? Çok özel bir şey yakalanmış gibidir, kaçırılmak üzere.
Büyücüler, sihirbazlar, katiller, haydutlar… Jay’in son öyküde uğradığı saldırıdan yırtıp yırtamadığını bilemiyoruz. O da okuduğu kitabın sonunu bilemiyor. Tanrı da bizle ne yapacağını bilemiyorsa tamam bu iş.
Bu kitabı şiddetle tavsiye ediyorum, yakalanmış birkaç parıltı görmek isterseniz edinin.
Birbirinden güzel, içtenliğiyle insanı sarıveren öyküler.. Tekrar tekrar okunası bir kitap. Yazarın sadece iki kitabının dilimize çevrilmiş olması talihsizlik.
Kitap Yorumları - (2 Yorum)
Le Tellier, OULIPO’ya dahil oyuncu olduğu için baştan sevdim. Bilim gazetecisi, deney gözlermiş gibi yazıyor, öykülerdeki detaylar baş döndürebilir.
Haftalık bir dergide yazdığı 120 öyküden 86’sı derlenmiş, kitap haline getirilmiş.
Epigraf: “Gökyüzü çok yüksek, yeryüzü çok alçak / Bar tam doğru yükseklikte”
Barda çalışanların ve bara gelen insanların öyküleri, yaklaşık bir buçuk sayfalık onlarca öyküde yukarıda bahsettiğim olasılıkların bir bölümünü görebilirsiniz. Bir de insanların unutmaya ne kadar dirençli/meyilli olduğunu, acıyı, mutluluğu, kokteyllerle duygular arasında derin bir bağ olduğunu… Ben kokteyl tariflerini bir bir not ettim, her öyküde farklı bir kokteyl var.
Kemik tayfa toplandıktan sonra bara insan yağmaya başlar, hikâyeler de… Yarım kalan bir hikâye, bir diğerinin içinde. Sadece birkaç dakika içinde yaşam o noktada gerçekleşir; bütün duygular bu olaya sıkıştırılmış gibidir. Parıltı işte, siz hissetmediniz mi hiç? Çok özel bir şey yakalanmış gibidir, kaçırılmak üzere.
Büyücüler, sihirbazlar, katiller, haydutlar… Jay’in son öyküde uğradığı saldırıdan yırtıp yırtamadığını bilemiyoruz. O da okuduğu kitabın sonunu bilemiyor. Tanrı da bizle ne yapacağını bilemiyorsa tamam bu iş.
Bu kitabı şiddetle tavsiye ediyorum, yakalanmış birkaç parıltı görmek isterseniz edinin.
Birbirinden güzel, içtenliğiyle insanı sarıveren öyküler.. Tekrar tekrar okunası bir kitap. Yazarın sadece iki kitabının dilimize çevrilmiş olması talihsizlik.