12 Eylül darbesine Almanya'da, bir otel odasında yakalanan, tam on iki yıl boyunca Türkiye'ye dönemeyen ve siyasal sürgün olarak yaşadığı bu dönemin altı yılını, geçimini sağlayabilmek amacıyla, Frankfurt'ta taksi şoförlüğü yaparak geçiren gazeteci, tiyatrocu, oyun yazarı, radyocu Aydın Engin, sürgün döneminin bitiminde, Türkiye'ye dönüşte, unutulmaz günlerini acı-tatlı anılarıyla kitaplaştırmıştı. Aydın Engin'in yazgısını paylaşan başkaları da vardı mutlaka, belki onun yazdıkları pek çok siyasal sürgünün de yazgısıydı. Yeniden elden geçirdiği ve mizahının altında buruk bir keder de barındıran anılar, bulunduğu ortama uyum göstermeye çalışırken, dünyaya 'iyimser' gözlükle bakmayı unutmayan bir aydının yaşamından renkli bir kesit.
Aydın Engin 1980 sonrasında siyasi mülteci olarak bulunduğu Almanya’da geçinmek için taksi şoförlüğü yapmış. Ayrıca Türkiye’ye dönüşte İstanbul’da gazeteciliğinde kullanmak üzere kısa süreli taksi şoförlüğü denemesi de var. Bu süreçlerdeki izlenimlerini kitaplaştırmış. Biraz sabun köpüğü özellikler taşıyor. Her sayfada tekrarlanan “bahşiş” sözcüğünden sıkılmayacaksanız öneririm.
12 Eylül 1980, Berlin’de bir otel odasında ‘yakaladığı’ Aydın Engin için 6 yılını Frankfurt’ta taksi şoförlüğü yaparak kazanacağı 12 yıllık bir siyasi sürgünün başlangıcıdır. Yorucu iş günlerinin eşle dostla paylaşılan günü birlik şoförlük deneyimlerinin yayımlanması ise hem ‘mesleğe dönüş’, hem de sevinçli bir ‘varoluş’ olur Engin için. Neler yoktur ki bu anılarda: ‘İlk müşterim; ilk soğuk duş’tan, ‘şu benim hemşerilerim’e, ‘biz yabancı şoförler’den ‘sanayileşmenin bedeli mi?’ye altı yılın kimi kederli, çoğu eğlenceli ama hepsi bellekte çakılı kalan izleri… Belki de bu yüzden Cumhuriyet’te mesleğe yeniden dönüşünüde anılarına borcunu ödeyerek kutlar: Ben İstanbul’da şoförken.
Kitap Yorumları - (2 Yorum)
Aydın Engin 1980 sonrasında siyasi mülteci olarak bulunduğu Almanya’da geçinmek için taksi şoförlüğü yapmış. Ayrıca Türkiye’ye dönüşte İstanbul’da gazeteciliğinde kullanmak üzere kısa süreli taksi şoförlüğü denemesi de var. Bu süreçlerdeki izlenimlerini kitaplaştırmış. Biraz sabun köpüğü özellikler taşıyor. Her sayfada tekrarlanan “bahşiş” sözcüğünden sıkılmayacaksanız öneririm.
12 Eylül 1980, Berlin’de bir otel odasında ‘yakaladığı’ Aydın Engin için 6 yılını Frankfurt’ta taksi şoförlüğü yaparak kazanacağı 12 yıllık bir siyasi sürgünün başlangıcıdır. Yorucu iş günlerinin eşle dostla paylaşılan günü birlik şoförlük deneyimlerinin yayımlanması ise hem ‘mesleğe dönüş’, hem de sevinçli bir ‘varoluş’ olur Engin için. Neler yoktur ki bu anılarda: ‘İlk müşterim; ilk soğuk duş’tan, ‘şu benim hemşerilerim’e, ‘biz yabancı şoförler’den ‘sanayileşmenin bedeli mi?’ye altı yılın kimi kederli, çoğu eğlenceli ama hepsi bellekte çakılı kalan izleri… Belki de bu yüzden Cumhuriyet’te mesleğe yeniden dönüşünüde anılarına borcunu ödeyerek kutlar: Ben İstanbul’da şoförken.