Telif Bildirimi ve Kitap Kaldırma İstekleri İçin
Bilim Sağduyuya Karşı

Kategori: Bilim & Mühendislik Yazar: Lewis Wolpert Yayınevi: Sarmal Yayınları

Bilim Sağduyuya Karşı

  • çevirmen: Evcimen Perçin
  • Yayın Tarihi: 13.02.2002
  • ISBN: 9789756557112
  • Dil: TÜRKÇE
  • Sayfa Sayısı: 240
  • Cilt Tipi: Karton Kapak
  • Kağıt Cinsi: Kitap Kağıdı
  • Boyut: 13.5 x 19.5 cm
Tanıtım Bülteni
Bu kitapta öne sürülen ana tema, bilime ilişkin birçok yanlış anlamanın bilimin nasıl "doğal olmadığı" kavrandığında düzeltileceğidir. Bu bağlamda sıradan günlük sağduyu olan "doğal" düşüncenin bilimin doğasını anlaması olası değildir. Bilimsel düşünce az rastlanır ve sezgi karşıtıdır. Ayrıca olgunun yalın kat incelenmesiyle ona ulaşılmaz ve günlük deneyimimizin dışındadır. Bilim bizim doğal beklentilerimize uymaz. Bilimle bilim dışını birbirinden ayırmak sanıldığı gibi her zaman kolay bir iş değildir. Ayrıca dinsel inancın bilimle uyuşmadığı birçok bilim adamının koyu dindar olmalarına karşın sergilendi. Bir paradoksun açıklanması doğal ve doğal olmayan düşünce arasındaki fark olarak konuldu. Bilim Sağduyuya Karşı ülkemizde çeşitli nedenlerle çekinilen bir tartışmayı başlatan bir kıvılcım olacağı umudundayız.
Kitap AdıFormatBoyutBağlantı
Bilim Sağduyuya KarşıPDF9.96 MB İndir
Bilim Sağduyuya KarşıEPUB11.13 MB İndir
Bilim Sağduyuya KarşıMOBI8.79 MB İndir
Bilim Sağduyuya KarşıODF9.38 MB İndir
Bilim Sağduyuya KarşıDJVU11.72 MB İndir
Bilim Sağduyuya KarşıRAR7.62 MB İndir
Bilim Sağduyuya KarşıZIP7.03 MB İndir

ALTERNATİF İNDİRME LİNKLERİ

Kitap AdıFormatBoyutBağlantı
Bilim Sağduyuya KarşıPDF9.96 MB İndir

Sponsorlu Kitaplar: Tamamı Ücretsiz 10 Kitap

Kitap AdıFormatBoyutBağlantı
Belki de Sevemedik - 1PDF6.23 MB İndir
Belki de Sevemedik - 2PDF5.80 MB İndir
Belki de Sevemedik - 3PDF6.10 MB İndir
Sadece Allah'a Bırak - 1PDF5.10 MB İndir
Sadece Allah'a Bırak - 2PDF5.50 MB İndir
Sadece Allah'a Bırak - 3PDF5.80 MB İndir
Bir Yudum AşkPDF4.75 MB İndir
Dua Gibi SevPDF5.40 MB İndir
Sessizlik Artık SensizlikPDF5.90 MB İndir
Yüreğin Yorgunluk GörmesinPDF5.65 MB İndir

Benzer Kitaplar




Kitap Yorumları - (3 Yorum)


Zonguldak’ta çalıştığım son sene okula yeni bir fizik öğretmeni gelmişti. Parlak bir zeka, değerlendirilememiş bir yetenek. Sohbetlerimizden birinde, “Düşünce yapısını bilimin şekillendirdiği insanların, bilim adamlarının zihinlerini sokaktaki insanlarınkiyle birmiş gibi düşünmemek lazım. Dünyaya daha farklı bir pencereden bakıyorlar; analitik zekaları öyle gelişmiş olabilir ki onlar için her şey sayılardan, verilerden, neden-sonuç ilişkilerinden ibaret olabilir,” demişti. Wolpert bu durumu sistemleştirmiş; bir kefeye bilimi, diğerine sağduyuyu koymuş ve olabildiğince hassas bir ölçümle argümanlarını sunmuş. Kendisi de bir bilim insanı, embriyoloji dalında araştırmacı biyolog. Uzmanlığında boğulmadan, okuru da boğmadan güzel bir araştırmaya imza atmış.
Epigraflardan biri Asimov’dan: “Bilimin nasıl çalıştığını anlamayan bir halk son derece kolayca cahillerin pençesine düşebilir… anlamadıklarıyla alay edenler ya da bilimcileri günümüzün paralı askerleri, militarizmin araçları olarak ilan eden slogancılar. Aralarındaki… fark… anlamak ve anlamamaktır… Ayrıca bir yandaki saygı ve hayranlıkla öbür yandaki nefret ve korkunun farkıdır.” (s. 9)
Giriş bölümünde BK’nin de katkısıyla bilimin açılmaması gereken bir kutu olarak algılanmasıyla birlikte distopik gelecekten kaçılamayacağı korkusu üzerinden bir başlangıç yapılıyor. Sanatın yaratıcılığıyla bilim birbirinden tamamen kopuk değil aslında; nebulalar, gök cisimleri, zamanın fantastik, günümüzün olabilir yaratıları kaynaklarını sanatta buldular zira insanın hayal etme gücünün bir sınırı yok. Bu noktada bilimsel yaratıyla bilimsel yöntemi ayırmak gerekiyor; Clarke’ın uzay araştırmalarına dayanan romanlarında ilki mevcut ve herkes tarafından anlaşılabilir, ikincisiyse bilimin asıl kimliği: Araştırmak, sonuca ulaşmak, sonucu kanıtlanabilir hale getirmek ve yanlıştan dönebilmek. İkincisi bilimin izlemesi gereken yol ve laboratuvarlardan başka bir yerde uygulanamaz gibi duruyor, en azından sosyal yaşamda. Terminoloji bilgisi, soyut düşünme becerisi, deneyler, halkın anlayamadığı ve haliyle konuşamadığı bir dil haline geliyor. Bu bir anlamda kutsal olandan uzaklaşmak demek, öyle bir misyon taşımamasına rağmen Tanrı’yı öldürdüğü düşünülen bilime karşı reaksiyon gösteriliyor ve sağduyu/sezgi yüceltiliyor. Bilimin belli bir noktaya kadar sezgiyle dirsek teması var ama sonrasında işi bilimsel süreç devralıyor, olması gerektiği gibi. Sağduyu ve sezgi hataya açıktır, bilimsel yöntemin aksine. Doğadışı Düşünceler adlı ilk bölüm bu görüşe ayrılmış. “Bertrand Russell’ın işaret ettiği gibi hepimiz şeylerin gerçekten olduğu gibi göründüklerine kanan ‘safdil bir gerçekçilik’le yola çıkarız ve çimenin yeşil, taşın sert ve karın soğuk olduğuna inanırız. Oysa fizik bize çimenin yeşilinin, taşın sertliğinin ve karın soğukluğunun bizim kendi deneyimlerimizle bildiğimiz yeşillik, sertlik ve soğukluk olmadığını, tamamen farklı şeyler olduğunu öğretir. Hatta aynı şey ekonomi için de doğru olabilir. Nobel ödülü sahibi James Meade mezar taşına şu sözlerin yazılmasını istemişti: ‘Bütün yaşamı boyunca ekonomiyi anlamaya çalıştı ama sağduyu her zaman onu yolundan alıkoydu.'” (s. 21) Tabii işin buraya kadar olan kısmı gözlemlenebilirlikle ilişkilidir, iş belirsizlik ilkesine doğru kaydıkça su bulanıklaşıyor. Hayal ediyorum; belki de o noktayı da anlayabilecekse insan, bilimsel yöntemin getirdiği belli bir aşamadan itibaren sezgileriyle harekete geçmesi gerekir. Kim bilir?
Sağduyuyla bilimsel düşünceyi çocuklar ve yetişkinler üzerinden değerlendirir Wolpert, çocukların sezgisel dünyasında sebep-sonuç ilişkilerinin varlığından söz edilemez, keza animizmin ortaya çıkması da böyle bir boşluğun ürünüdür ve günümüzde animistik düşünceye rastlanan topluluklar hala vardır, bilimsel düşünceye en uzak olanlar da haliyle onlar. Neyse, bu mevzuya Homo Deus’u anlatırken gireceğim. Hume’un getirdiği nedensellikse her şeyi mantığa oturtmaya çalışan insanoğlu için temel dayanak haline gelmiş durumda. Böyle bir düşünme yapısıyla da kronolojik boyutun ötesine geçemiyoruz, iş Arrival’a geliyor bu noktada da. Bir çizgi üzerinde ilerliyoruz ve arkamızda bıraktıklarımızın yanımızdakiyle ve önümüzdekiyle bir bağlantısı olması gerektiğini düşünüyoruz, bu da yanlış bağdaştırmaya yol açıyor. Dar ve uzun kaptaki su, geniş ve kısa kaptakine göre daha çokmuş gibi geliyor, zira insanoğlunun yükseklik algısı genişliğe göre daha baskın. Sadece tek bir örnek bu, Wolpert birçok örnekle konuyu zenginleştiriyor.
Teknoloji Bilim Değildir başlıklı bölümün temelini anlatıp geçiyorum. Bilimin mantığını yukarıda anlattım, teknolojide olay işlevsellik temelinde yükseldiği için metodoloji farkı var. Temel prensiplerin bulunması bilimin işi, kullanılması ise teknolojinin. Teknoloji bilimsel bir veri yaratmıyor. İşin uygulama safhası gibi düşünebiliriz. “(…) Bir yapıya etki eden güçleri doğru ve kesin olarak hesaplamaksa ancak 18. ve 19. yy.’da mümkün oldu. Ancak bu bilgi yapı sanatlarında ilk kez 19. yy.’da uygulanmaya başlandı. Bundan önce yapılan yapıların hiçbirinde bugünkü modern mühendislikte kullanılan bilimsel prensipler kullanılmamıştı. Onlar muhtemelen ‘5 dakika’ kuramını uyguluyorlardı: Eğer bir yapı payandaları kaldırıldıktan sonra 5 dakika süreyle yıkılmadan durabiliyorsa sonsuza kadar ayakta kalacağı varsayılırdı.” (s. 50)
Thales’in Yükselişi: Batı ve Doğu nam bölümde insanı “mitolojinin deli gömleğinden kurtaran” Thales’in bilimsel bakış açısını doğuran başarısı anlatılıyor. İnsan, Thales’le birlikte ilk kez doğayı gözlemlemeye ve çıkarımlarda bulunmaya başladı, genel-geçer kuralları ilk kez bu dönemde keşfetti. Aristo, bilimsel merakını sezgilerinden yola çıkarak dindirmeye çalışıp yanlış sonuçlara ulaşsa da mantığının durmadan cevap arayıcı niteliği bilimsel yönteme yol gösterdi. Tabii uygarlıkların kurdukları kozmolojiler bir müddet daha devam etti, Anlatının Gücü’nde de değinildiği gibi insanları bir arada tutmak için hurafelere, inançlara ihtiyaç vardır ve egemen sınıfın bir enstrümanı olarak inanç günümüzde hala varlığını sürdürmektedir ama tokatlanmadığını da söyleyemeyiz. Yunan düşünürlerin ellerinden öperiz. Tabii bilimin mezar taşları üzerinde yükseldiğini de söylemeden geçmemek lazım, her bir buluş başka bir soruya yol açmakta ve doğru bilinen yanlışlar bilimin ışığında düzeltilmekte, bu durumda Aristo’nun mekaniği de çoktan çöpü boyladı ve fikir üretilmesine katkıda bulunduğu için saygıyla hatırlanıyor.


sarmal yayınlarının bir kelepiri daha, en son evrensel doğa tarihini almıştım bunuda onunla attığım adıma göre alıyorum.


Anlatım dilini sevemedim şahsen. Fakat fikirlerin ifadesi bağlamında değerli bir eser.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

*

*