Kategori: Bilim & Mühendislik
Yazar: Alan Weisman
Yayınevi: Altın Kitaplar
Bizsiz Dünya
- çevirmen: Füsun Doruker
- Yayın Tarihi: 17.01.2008
- Orijinal Adi: The World Without Us
- ISBN: 9789752109186
- Dil: TÜRKÇE
- Sayfa Sayısı: 368
- Cilt Tipi: Karton Kapak
- Kağıt Cinsi: Kitap Kağıdı
- Boyut: 13.5 x 21.5 cm
Tanıtım Bülteni
İnsanların yok oluşundan sonraki dünyanın içyüzünü anlatan ilginç bir eser. Bizsiz Dünya’da Alan Weisman, insanlığın gezege-nimize yaptığı etkiyi çok orijinal bir yaklaşımla irdeliyor. Yaşadığımız dünyayı bizler olmadan gözlerimizin önünde canlandırmamızı istiyor. Weisman, kitabında uzak bir gelecekte kütlesel altyapının nasıl çökeceğini ve insanlığın nasıl yok olacağını anlatıyor; kullan-dığımız gündelik eşyalar fosil olarak ölümsüzleşecek; bakır borular ve teller birbirlerinin içine geçerek kırmızımsı kayalar haline dö-nüşecek; ilkel yapılarımız son mimari eserler olarak dünya yüzünde kalacak. Plastik, bronz heykeller, radyo dalgaları ve insan ya-pımı moleküller belki de sonsuza dek evrende kalabilecek son armağanlarımız olacaktır. Organik ve kimyasal gübrelerle yetişen bitkiler yerlerini yabani otlara bırakacak, yeni kuş türleri üreyecek. Bizsiz Dünya insanlar yeryüzünden silindikten, New York metrosu sular altında kaldıktan, dünya kentleri yıkılıp yok olduktan sonra gezegenin olası durumunu gözler önüne seren sıradışı bir eser.
Kitap Yorumları - (4 Yorum)
insanlardan sonra dünyanın kendini nasıl toparlayacagini anlatan güzel bir kitap
kitap çok güzel bir bilimle kurgulanmış bilim kurgu tadında bir kitap sadece anlaşılabilirliği ve akıcılığı biraz sorunlu sanırım çeviriden kaynaklı….
Dünya bizsiz ne yapardı hiç düşündünüz mü? Düşünmeyin zaten çünkü bu sorunun yanıtı bu kitapta mevcut.
Alan Weisman Bizsiz Dünya’da jeolojik zaman ölçeğinde bize bir geçmiş ve gelecek yolculuğu yaptırıyor. Hayranlık uyandıran örnekler var. Mesela: Bir zamanlar doğuda Sibirya’ya, batıda İrlanda’ya kadar uzanan şimdilerde Polonya ile Beyaz Rusya arasındaki sınıra sıkışmış, kırılmamış bir biyolojik eski uygarlık mirası olan ve çocukluğumuzun Grimm Kardeşler masallarındaki sisli ve loş ormanlarına benzeyen Bialowieza Puszcza ormanı; 1965’te tesadüfen bulunan, birbirine bağlanan odaların en az on sekiz kat ve seksen beş metre aşağıya indiği, yaklaşık otuz bin kişinin yaşayabileceği ‘Güzel Atlar Ülkesi’ Kapadokya, Derinkuyu yeraltı kenti; barındırdığı hominid kazı alanlarından edindiğimiz bilgilerle hepimizin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde Afrikalı olduğumuzu kanıtlayan ve ilk kez iki ayak üzerinde yürüyen hominidlerin varlığını üç buçuk milyon yıl önceye götüren ayak izlerinin bulunduğu, Kenya, Etiyopya bağlantılı Olduvai Vadisi; dünyanın ulaşılması en zor noktalarından biri olan, Pasifik Okyanusu yüzeyinin on beş metre altında yatan on beş kilometre uzunluğunda, okyanus suyunun kobalt mavisinden turkuvaza dönmesi yüzünden seçilebilir olan ve üzerinde Scripps Oşinografi Enstitüsü uzmanlarının geleceğimizi kurtarabilmek için araştırmalar yaptıkları Kingman Reef mercan kayalığı; ormanın yosun gibi kaplayarak gizlediği, 1950 de keşfedilen, 1600 yıl boyunca yaşayan, altı milyon nüfusa ulaşan ve aniden çöküşünün nedenleri hala tartışılan Maya Uygarlığı… Yazarının da kitabı bitirdiği cümleyle bitirelim “Biz olmadan dünya dayanabilir, varlığını sürdürebilir ama ne var ki, dünya olmadan biz biz olamayız.”