Masaldaki Uyuyan Güzel misali zamansız suskunluklarından uyandılar. Seslerini işitmeye, öykülerini dinlemeye hazır yüreklere gözlerin, ellerin, ezgilerin diliyle konuştular. Anlattıkları yalnızca kendi yaşamlarının değil, insanlığın ortak söylencelerinin parçalarıydı. Can kırıklarıydı. Dinleyenlerin tenine battıkça ufuk aydınlandı. Oysa daha güneş bile doğmamıştı.
Kitap kısa öykülerden oluşuyor. Fakat kısa öykülerin icerikleri özellikle kendisi gibi ermenilerin yaşadıkları ile ilgili. Tek taraflı baktığını düşünüyorum deprem ve çoğunluğu dikkat etmediğimiz seyler ve kişilerle ilgili. sadece dili akıcı anlatmak istedikleri, aşılamak istedikleri maalesef..kitaptan once yazarı araştırmak cok daha mantıklı bir tercih olacaktır.
İnsanlar yine yığınlar halinde yürüyordu. Kalamadıkları topraklardan ağır adımlarla belirsiz bir geleceğe doğru gidiyorlardı. Göğe de yere de baktıkları yoktu. Gözlerinin içi boşalmıştı. Arina en çok o aşina olduğu boş bakışlardan acı duyardı, inanacak bir şeyleri kalmamasından insanlığın. Utançla bulutların arasına gizlendi.Arina’nın keskin ışık oyunları Toprak Tanrıçası Kibele’yi uykusundan uyandırmaya yetti…Tanrıların Anası ve Toprak Ana derlerdi ya kendisine, bunca çocuğun acısıyla yüreği burulur, gözüne uykunun damlası bile girmezdi.Derken onları gördü, bağrından belli bir feryat yükseldi. “Çocuklarım” dedi “çocuklarım gidiyor” Kafile onun çığlıklarını duymadı bile…
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
ÇITIR KIVAMINDA BİR KİTAP…
Kısacık öykülerden hoşlanıyorsanız tadına doyamayacaksınız. Ermenilerin hayat hikayesine de yer veren yazar, oldukça güzel bir kitap yazmış.
Karakaşlı’nın her bir cümlesini nakış işlercesine kaleme aldığı kısa ve dokunaklı öykülerden oluşuyor. Henüz okumadıysanız tavsiye ederim
Kitap kısa öykülerden oluşuyor. Fakat kısa öykülerin icerikleri özellikle kendisi gibi ermenilerin yaşadıkları ile ilgili. Tek taraflı baktığını düşünüyorum deprem ve çoğunluğu dikkat etmediğimiz seyler ve kişilerle ilgili. sadece dili akıcı anlatmak istedikleri, aşılamak istedikleri maalesef..kitaptan once yazarı araştırmak cok daha mantıklı bir tercih olacaktır.
İnsanlar yine yığınlar halinde yürüyordu. Kalamadıkları topraklardan ağır adımlarla belirsiz bir geleceğe doğru gidiyorlardı. Göğe de yere de baktıkları yoktu. Gözlerinin içi boşalmıştı. Arina en çok o aşina olduğu boş bakışlardan acı duyardı, inanacak bir şeyleri kalmamasından insanlığın. Utançla bulutların arasına gizlendi.Arina’nın keskin ışık oyunları Toprak Tanrıçası Kibele’yi uykusundan uyandırmaya yetti…Tanrıların Anası ve Toprak Ana derlerdi ya kendisine, bunca çocuğun acısıyla yüreği burulur, gözüne uykunun damlası bile girmezdi.Derken onları gördü, bağrından belli bir feryat yükseldi. “Çocuklarım” dedi “çocuklarım gidiyor” Kafile onun çığlıklarını duymadı bile…