RUHUN AĞIRLIĞINCA ÖYKÜLER “Yaşam, düş gibiydi gerçekten. Ama neden gerçeklik, insanı bu kadar derinden incitiyordu?” Kadim zamanlarda, antik dönemlerde ya da günümüzde geçen; şehirleri, ülkeleri, kültürleri kateden, bütün zamanlara ait öyküler… Zamanın ve aşkın derinliklerinde gezinen gizli bir el, ruhun katmanlarını ustalıkla harmanlayıp seriyor önümüze… Dalgın Dağlar, Gürsel Korat’ın daha önce yayımlanan Çizgili Sarı Defter ve Gölgenin Canı adlı öykü kitaplarını bir araya getiriyor. “Ela gözlerini düşündüm; bu gözlerde kurumuş nehir boyları, sazlıklar, yalnızlıklar, çocuk yaşta ölmüş bir oğul için dökülen yaşlar, annesi için gülen, babası için yakaran, kocası için seven bakışlar saklıydı. Su kuşlarının tedirgin neşesiyle bakmıştı bu gözler; otlar, uzun kavaklar görmüştü, sarı tarlaların içinde yitip giden çocukluğu için ağlamış, uzun bir nehre benzeyen telaşlı ömrünün son üzüntülerini de içine alarak, sımsıkı kapanmıştı.”
Gürsel Korat’ın öyküleri de romanları gibi ince elenip sık dokunarak yazılmış. Yazar öykücü olmamasına rağmen öykü sevdalılarının mutlaka okuması gereken bir eser olduğu kanısındayım.
Kitap Yorumları - (3 Yorum)
Romanları kadar olmasa da öykülerini de çok sevdim
Gürsel Korat’ın öyküleri de romanları gibi ince elenip sık dokunarak yazılmış. Yazar öykücü olmamasına rağmen öykü sevdalılarının mutlaka okuması gereken bir eser olduğu kanısındayım.
Öykülerin pek okunaklı, akışkan ve sorunsalının belli olduğu söylenemez. Yazarla iyi bir tanışma olmadı bu kitap.