bir gün bir kitap okudum ve hayatım değişti dedirtebilecek bir kitap.yazar cassirer,insan merkezli felsefi kurgusuyla söylenceyi inceliyor.buna göre,moden bilimde bile eski yunanın söylence dilinin etkisi olduğunu ifade ediyor. yazar, platondan yakın zamana kadar filozoflar ve felsefi ekolleri üzerinde söylence mantığının hakimiyetini ortaya çıkarırken matrixin gerçek etkisini hissedeceksiniz.Platon der ki, “kendimizi insanın bireysel yaşamının sınırları içine kapadığımız sürece, insanın uygun bir tanımını bulamayız.insan doğası bu dar açı içinde kendini göstermez.insan ruhunda ‘küçük harflerle’ yazılmış olan ve bu nedenle, hemen hemen okunamayan şey,eğer onu insanın siyasal ve toplumsal yaşamında daha büyük harflerle okursak,açık ve anlaşılır bir hale girer” (devlet efsanesi,s.72).Protagaras ise “insan her şeyin ölçüsüdür” diyordu.birey ve devlet ayrımı düşünsel sistemlerde günümüze kadar taşınan bir gerginlik olsa da derinlerde Bacon’un insanın özgürleşmesi için yıkılmalı dediği putlardan daha sinsi bir egemen varlığını hissettiriyor:söylence! eski yunandaki söylence etkisi kolayca farkedilebilir.örneğin Thales,”tüm şeylerin tanrılarla dolu” ve mıknatsın canlı olduğunu söylemiştir. söylencebilimsel öğeler kendini hemen ele vermektedir. ancak modern zaman düşünce kuramlarında aleni olmayan bu etki nasıl tespit edilecektir? elbette bu kitabı okuyup bir başlangıç yapılarak!….