1918’de yayımlanan Dokuzla Dokuz Arasında, 20. yüzyıl başında Viyana’da göçmen üniversite öğrencisi Stanislaus Demba’nın kimliğini bulma çabasını anlatır. Yüzyıl başı, çok etnikli Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nda baskın ve otoriter Habsburg kimliğine karşılık bireyin özgürlüğüne, gelişme ve ilerlemeye duyulan inancın; hümanist bir ahlak anlayışının yavaş yavaş taraftar bulmaya başladığı bir dönemdir. Özel ders vererek geçimini sağlayan Demba, kız arkadaşını başka bir erkekle İtalya’ya gitmekten caydırmak için para bulmaya çalışır. Roman, onun bu uğurda şehirde çaresizce koşturduğu bir günü anlatır. Bir yandan da, daha önce üniversite kütüphanesinden yürüttüğü değerli bir kitabı satmak üzereyken yakayı ele vermekten kıl payı kurtulduğu polisten kaçmaktadır. Perutz, küçük burjuvaları, üst sınıfları, bilim insanları, entelektüelleri, kumarbazları ve kibar hırsızlarıyla dönemin Viyana’sındaki hayatı hicveder. Bu karmaşık sosyal çevrede, kadın düşmanlığı, antisemitizm ve yabancı düşmanlığı gibi unsurların bireyin kimliği ve özgür iradesi üzerindeki etkisine işaret eder.
Başta ne anlatmak istediğini pek anlamadım ama ilerledikçe çok güzel bir eser olduğunu farkettim. Bir insanın birgün boyunca başına neler gelebileceğini çok güzel anlatmış. analizleri ve betimlemeleri de hoşuma gitti. sonunu hiç böyle hayal etmemiştim. kesinlikle tavsiye ediyorum.
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
Elinizden bırakmak istemeyeceğiniz çok akıcı eser.
Yazarın ilk okuduğum kitabı. Gayet güzeldi.
Başta ne anlatmak istediğini pek anlamadım ama ilerledikçe çok güzel bir eser olduğunu farkettim. Bir insanın birgün boyunca başına neler gelebileceğini çok güzel anlatmış. analizleri ve betimlemeleri de hoşuma gitti. sonunu hiç böyle hayal etmemiştim. kesinlikle tavsiye ediyorum.
sonunu böyle tahmin etmemistim.guzeldi
Sürpriz sonlu bir kitap ben beğendim