1974’ün Ağustos ayında sıcak bir New York sabahı. Manhattan sokaklarında toplanan insanlar nefeslerini tutmuş, İkiz Kuleler’in tepesinde gerçekleşmekte olan küçük bir mucizeyi, korsan bir cambazlık gösterisini seyrediyorlar. Bu olaya şahit olan sıradan insanların iç içe geçen kişisel öyküleri Dönsün Koca Dünya’nın asıl konusu: Bronx’ta fahişelerle aynı binada yaşayan genç ve radikal bir İrlandalı rahip, çocuklarını Vietnam savaşında kaybetmiş, acılarına teselli arayan anneler, ölümlü bir araba kazasına karışan uyuşturucu bağımlısı genç bir kadın sanatçı, düşkünler, terk edilmişler ve toplumsal güvenlik ağının çatlaklarından sızan hayatlar. Colum McCann, 70’ler New York’unun kaosunda ayrı hayatlar sürdüren insanların birbirine dokunan öyküleri üzerinden kent yaşamını acısı ve güzelliğiyle içtenlikle anlatırken, dünyaya ve insanlığa dair dokunaklı ve cesur bir panorama sunuyor. “Son yılların en heyecan verici ve en derin romanlarından biri.” New York Times “Colum McCann’ı günümüz yazarları arasında en ön sıraya koyan, harika bir roman.” The Observer
Yazın tekniği olarak örnek kabul edilebilecek bir roman. Romanların çoğunda tek bir “Kahraman” vardır ve kurgu onun etrafında gelişir. Bu romanda kurgu kahramanın değil bir eylemin, “ikiz kuleler arasında girilen ipte bir cambazın yürüyüşü” etrafında gelişiyor. Bu cesur eylem izleyen karakterlerde çeşitli duyguların gelişmesine neden oluyor, hatıralar canlanıyor, farklı karakterlerin ortak yönlerinin ortaya çıkmasına neden oluyor. Şahsen tek bir kahraman yerine çok fazla karakterin eşit güçlerle romanda belirmesinin yoğunluğu azaltma açısından bir dezavantaj olduğunu düşünüyorum. Sıkılmadan okunuyor, mutlaka okunması gereken bir roman olduğunu söyleyemem. Edebiyatla ilgilenen, bir gün roman yazmayı planlayanların –karakter çeşitliliğini görmek açısından- okuması iyi olur.
Kitap Yorumları - (1 Yorum)
Yazın tekniği olarak örnek kabul edilebilecek bir roman. Romanların çoğunda tek bir “Kahraman” vardır ve kurgu onun etrafında gelişir. Bu romanda kurgu kahramanın değil bir eylemin, “ikiz kuleler arasında girilen ipte bir cambazın yürüyüşü” etrafında gelişiyor. Bu cesur eylem izleyen karakterlerde çeşitli duyguların gelişmesine neden oluyor, hatıralar canlanıyor, farklı karakterlerin ortak yönlerinin ortaya çıkmasına neden oluyor. Şahsen tek bir kahraman yerine çok fazla karakterin eşit güçlerle romanda belirmesinin yoğunluğu azaltma açısından bir dezavantaj olduğunu düşünüyorum. Sıkılmadan okunuyor, mutlaka okunması gereken bir roman olduğunu söyleyemem. Edebiyatla ilgilenen, bir gün roman yazmayı planlayanların –karakter çeşitliliğini görmek açısından- okuması iyi olur.