Bu kitap Ekrem Alican’ın 1954-1956 yılları arasında tuttuğu günlüklerden oluşmaktadır. Politikaya Demokrat Parti saflarında başlayan, Menderes’in baskıcı politikalarına karşı çıkarak DP’den ayrılıp Hürriyet Partisi’ni ve daha sonra Yeni Türkiye Partisi’ni kurup Maliye Bakanlığı, Başbakanlık Yardımcılığı yapan Alican çok partili Türk siyasi hayatının ilginç kişilerinden biridir. Askerî darbeler, darbe girişimleri, seçim ittifakları, koalisyonlarla dolu çalkantılı bir dönemde siyaset yapmış ilkeli bir siyasetçinin her ne pahasına olursa olsun inandığı fikirlerden taviz vermeden nasıl mücadele ettiğini bu günlükte okuyacaksınız. Yüz yıldan fazla bir zamandan beri memleketimizde devam edegelen hürriyet mücadelesinin bazen siyasi ve tarihî şartların elverişsizliği, bazen de lider mevkiinde olanların davaya sadakatsizlikleri yüzünden hâlâ başarıya ulaşmamış olması cidden elem vericidir.Yakın tarihimizin tecrübeleri, milletimizin demokrasiye layık olduğunu ve bu rejimin gerektirdiği olgunluğa sahip bulunduğunu ispat ettiği hâlde rejim Batılı manasında esaslarını kavramamış ve davaya yürekten inanmamış insanlar tarafından bir defa daha tereddiye uğratılmıştır. Son DP tecrübesi bunun hazin ve acı bir misali olmuştur.Her şeyden evvel bir zihniyet ve terbiye meselesi olan demokratik ruhun keyfiliğe ve iktidar hırsına kurban edilmiş olması, memleketimizi siyasi, idari, içtimai ve iktisadi sahalarda gerekli inkişaflardan mahrum bırakmıştır. Her sahada büyük bir süratle gelişen muasır milletler arasında yer almanın, millî bekamızı temin etmenin ve Batı medeniyeti seviyesine yükselmenin tek yolu, Batılı manasında demokrasiyi bütün inkişaflarıyla gerçekleştirmektir. Batılı manada demokrasiden, amme işlerinin görülmesine, bütün vatandaşların iştiraki ve bu işlerin tam bir münakaşa, müzakere ve murakabe serbestisi içinde yürütülmesi, hakikatin, namusun, fazilet ve vatanperverliğin hiçbir kimsenin inhisarında bulunmaması hususları anlaşılır. Demokratik rejim, hareket noktasında insanın bizatihi bir değer olduğunu kabul ettiği gibi gayesi itibarıyla da ferde kendini çevreleyen cemiyet içinde azami hürriyet, refah, saadet ve gelişme imkânlarının sağlanmasını hedef tutar. Bu bakımdan insan hak ve hürriyetleri demokratik rejimin temellerini teşkil ederler. Demokrat Parti sevk ve idaresinin demokratik rejimin gelişmesini sağlayacak asgari bir zihniyete sahip olmayışı, program ve tüzüğündeki ana prensip ve hedeflere bilhassa son yıllarda aykırı bir yol tutmuş olması yüzünden artık bu partide aradığımızı milletle beraber bulamaz olduk. Ta 1946 yılından beri kuruluşuna her birimizin emek ve programına fikir katıp gönül verdiğimiz fakat siyasi faaliyetimiz için zaruri olan demokratik havanın bozulmuş olmasından dolayı DP’den ayrılmak zorunda bırakıldık. İşte bu yüzdendir ki milletçe izhar edilen arzuyu göz önünde tutarak yeni bir parti kurmak lüzum ve zaruretini duyduk. Kuracağımız partinin adı “Hürriyet Partisi” olacaktır.
Kitap Yorumları - (0 Yorum)