Bu kitapta, 17 Aralık sonrası yaşanan sürecin ekonomik boyutu anlatılıyor. Bu aslında bir benzerini 28 Şubat döneminde de yaşadığımız bir süreç, ancak şimdiki ondan bile daha boğucu. Evet, 28 Şubat’ın paranoya günlerinde de, ortada irticaya destek veren şirket listeleri dolaşmış, alışveriş yapılmaması gereken işletmelerin isimleri yazılıp çizilmiş, hatta Şiribom Kebapçısı gibi tuhaf fişlemeler yapılmıştı. Ancak o dönemde hiçbir zaman iş, şirketleri fişledikten sonra, baskı ile el değiştirmelerini ve yandaşlara devredilmelerini sağlama noktasına gelmemişti. Hatta o dönemde katılım bankaları hakkında yazılan haberlere ciddi cezalar verilmişti, itibara zarar veriyor gerekçesiyle. Bugün ise hükümet işi gücü bıraktı bir bankayı batırmaya çalışıyor ve kimseden de yüksek sesli bir itiraz gelmiyor.Kısacası bu dönem, muhatabı olan ekonomik aktörler açısından 28 Şubat’tan bile daha ağır yaşandı ve yaşanmaya devam ediyor. Oysa toplumsal huzurun, ne kadar fazla insana aş verilirse o kadar sağlanabildiği herkesin malumu. Her şey bir yana, siyasi makamlar ve dünyevi kazanımlar uğruna, şirketlere ve iş dünyasına verilecek hasarlar, banka ve şirket batırmalar binlerce insanın işsizler ordusuna katılması anlamına geliyor. Sadece bu bile, süreçteki uygulamaların vahametini ve ülkeye verdiği zararı tek başına özetlemeye yeter…Bu kitap, en azından sürecin yakın tarihe bir ibret vesikası olarak geçmesi için kaleme alındı ama ekonomi adına son bir uyarı fişeği olarak da okunabilir.
Kitap Yorumları - (2 Yorum)
Kin ve nefret sermaye üzerine gitti ama hak yolun yolcuları hala yoluna devam ediyor
bi çırpıda okunacak bi kitapsürecin ekonomik baskılarını çok güzel anlatmış.