Telif Bildirimi ve Kitap Kaldırma İstekleri İçin
Eşekarısı Fabrikası

Kategori: Edebiyat Yazar: Iain M. Banks Yayınevi: Koridor Yayıncılık

Eşekarısı Fabrikası

Tanıtım Bülteni
“Yüzyılın en iyi 100 romanından biri.” The Independent “Blyth’ı öldürdükten iki yıl sonra küçük kardeşim Paul’ü öldürdüm, ama Blyth’ın ölümü ile karşılaştırınca daha mühim, daha farklı sebeplerim vardı. Bir yıl sonra da birdenbire gelen bir istekle aynı şeyi Esmerelda için yaptım. Şu ana kadarki skorum, üç. Yıllardır kimseyi öldürmedim, böyle bir niyetim de yok. Öyle bir dönem geldi ve geçti.” Sadece 16 yaşında olan Frank’in olağanüstü özel, aykırı dünyasına – kaldırabilecekseniz eğer – adım atın. “Bu kitabı okumak cesaret ister.” Daily Express “Dahice... Dayanılmaz... Muhakkak okunmalı.” New York Times “Karşınızda yeri göğü yıkabilecek bir hayal gücü.” Mail on Sunday “Tuhaf, korkunç, elinizden bırakamayacağınız türden.” Financial Times
Kitap Adı Format Boyut Bağlantı
Eşekarısı Fabrikası PDF 6.23 MB İndir
Eşekarısı Fabrikası EPUB 6.96 MB İndir
Eşekarısı Fabrikası MOBI 5.49 MB İndir
Eşekarısı Fabrikası ODF 5.86 MB İndir
Eşekarısı Fabrikası DJVU 7.32 MB İndir
Eşekarısı Fabrikası RAR 4.76 MB İndir
Eşekarısı Fabrikası ZIP 4.39 MB İndir

Sponsorlu Kitaplar

Satıcı Kitap Adı Bağlantı
BKM Kitap Sessizlik Artık Sensizlik Satın Al
Kitapyurdu Yüreğin Yorgunluk Görmesin Satın Al

Benzer Kitaplar




Kitap Yorumları - (5 Yorum)


Normal insanın normunun seksen bin parçaya ayrıldığı zamanlarda sıkıntısız bir yaşam formundan bahsedebilmek zor. Bütün dertler tanımlandı, yeni çıkanlar tanımlanıyor. I. Dünya Savaşı’ndan önce Shell Shock denen lanet rahatsızlık hakkında pek bir şey yoktu sanıyorum. Bu konuda Japonlar bayrağı devralmış durumda bence; Tsundoku, Karoşi, Hikikomori gibi rahatsızlıklar nokta atışı tanımlarla daha büyük dallardan kopup gelmiş vaziyette. Halimiz duman, Dave Matthews’a bağlıyorum: “It’s a typical situation/In this typical times/Too many choices”

Yaşadıklarımız üst üste bindikçe beynimizin bir yanına çöpleri yığıyoruz ve sıkıştırdıkça patlama olasılığı artıyor. Kafamız havaya uçacak, şimdi değilse bile birkaç nesil sonrasını düşünmek bile istemiyorum. Savunma mekanizmaları gayet iyi iş gördü ama bir yere kadar üstünü kapatacağız, yansıtacağız, ödünleyeceğiz, çocukluğa dönüp kurtulmaya çalışacağız. Sonrasında dizginlenemeyen bir öfkeyle özgür kalacağız, ironik bir şekilde sonu iyi olmayacak. Mukadderat.

Kapadık, örttük ve sözde normalleştik. Kriz anlarına kadar kimliğimizi ortadan kaldırınca bu kez hangi yüzümüzün gerçek, hangisinin poker face olduğunu unutup insanları zaman zaman hayretler içinde bıraktık, bu da pek güzel. Sosyalleştikçe daha kalın perdeler kullanmaya başladık, özellikle ergenlikten itibaren. Bu noktadan öncesi insanın doğal olabildiği son zamanlar olabilir. Ergenler ahlaki olarak tam bir erginliğe ulaşmadıkları için marazlarını doğal habitatlarında çekinmeden ortaya koyabiliyorlar. Bu açıklığı sürdürenler, “normal” insanlardan farklı olarak yaralarını sergileme cesaretine sahip oluyorlar, saklamak istedikleri bir şey olmadığı için tanıyabileceğiniz kadar iyi tanıyorsunuz onları. Bu güzel bir şey, olumsuz yanı da insanın şiddetle olan meylinin son derece doğal bir şekilde ortaya çıkabilmesi. İnsan, bir fikir olarak üzerinde uzun süre düşünülmedikçe ya da düşünüldüğünde çarpıtılmadıkça çöp kutularından, matkaplardan, mukavvalardan ve daha pek çok nesneden farksızdır. Marina Abramović’in Rhythm 0 performansını düşünün. Kitabın sonundaki açıklamalarda Banks de aynı şeyi söylüyor.

“(…) Bununla birlikte çocuklara özgü masumiyetin, çoğu insanın hayal ettiği gibi olmadığı -ne şimdi ne de öncesinde- konusuna da dikkat çekmeye çalıştım. Çocuklar da muhtemelen yetişkinler kadar şiddet düşüncesine yatkınlar; sadece bunları koyabilecekleri sofistike bir ahlaki çerçeveleri yok o kadar. Aslında düşünüyorum da, bence yetişkinlerin de yok.” (s. 254)

Eğitim bilimlerinde ahlaki duyarlığın yaşa göre arttığı söylenir ama bu kapasite her zaman tam randımanlı kullanılmaz. Bu durum çocuklarda da geçerlidir; sahip oldukları kapasite kadar düşünebilirler, ötesi onları aşar. Çocukların şiddete başvurur hale gelmeleri, şiddete dair bir şeyler yaşamalarıyla ortaya çıkar. Aile faktörü, çevre faktörü her çocuğun geleceğini aşağı yukarı belirler, bizim geleceğimizin belirlenmiş olması gibi. Ergen terörünün ortaya çıkması bu şartlar altında çok kolay. Mevzu birçok filme, kitaba konu olmuştur. Mesela Mekılay Kalkin’in Elijah Wood’la oynadığı şu film, hani köprüden vitrin mankeni atıp da zincirleme kazaya sebep olduğu. Onun dışında Benny’s Video, Over the Edge derken The Ring’i bile dahil edebiliriz. Stephen King’in de öğretmenlik zamanlarından ergenlerle bolca anısı vardır, öykülerinden çıkarabilirsiniz. Acı kolayca dışa vurulabilir, kaynağı ne olursa olsun. Böylesi bir dışa vurumda kapıları kilitlemeniz hayrınıza olur.

İskoçya’da bir ada, köprüyle kasabaya bağlı. Küçük bir kasaba, kapalı bir çevre. Kimliği geliştirecek, farklılaştıracak bir sosyal yaşam olmadığı gibi adada yaşamak kapalılığı daha da artırıyor. Yalıtılmış bir dünya.

Hikâye iki zaman diliminde ilerliyor, birinde Frank’in çocukluğunu izliyoruz. Küçük psikopatlıklardan cinayete kadar geniş bir alanda özgün çalışmaları var, yaratıcılığı üst düzeyde, ne var ki yanlış bir alana yönlendirilmiş. Ne yaptığının son derece farkında, oldukça soğukkanlı ve kusursuz bir mantığı var. Cinsel organı bir köpek tarafından parçalandıktan sonra kariyeri başlıyor. İkincisini siz okuyunca göreceksiniz.

Banks’in yazdığı BK romanlarının yayınevleri tarafından defalarca reddedildiğini söylemeliyim, sonrasında farklı tür bir hikâye anlatması gerektiğini düşünüp BK dinamiklerini kullanarak normal bir roman yazmış.


ürperti içeren karanlık bir eser


Şaşırtıcı bir sona sahip olması dışında beklentimin çok altında kaldı.


Fena bir kitap değil ama bana çok sürükleyici gelmedi açıkçası beklentim daha yüksekti.


Sürprizlerle dolu bir kitap sürükleyici bir anlatımı var.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

*

*