İslam dünyasında Allah’ın sıfatlarının tartışılması çok erken dönemlerde başlamıştır. Müslümanların Arap yarımadasının dışında gerçekleştirdikleri fetihler yabancı birçok din ve kültürden insanlarla iç içe yaşamalarını beraberinde getirmiştir. Özellikle Hıristiyan ve Yahudi din âlimleri, İslam’ın inanç esaslarını sarsmak ve Müslümanları, itikatlarında şüpheye düşürmek adına bazı inançsal problemleri İslâm âleminde dillendirmeye başlamışlardır. Böylece Hz. Peygamber ve sahabe döneminde tartışılmamış olan Allah’ın sıfatları ve halku’l-Kur’an gibi meseleler Müslümanlar arasında tartışma konusu olmuştur. Fahreddin Râzî, Kelâm, Felsefe, Tefsir ve bunların dışında birçok alanda eserler veren önemli bir âlimdir. Kelâm ilminin ana meseleleri olan Allah’ın varlığı, birliği ve sıfatlarını felsefi kelâm metoduyla ispatlama yoluna gitmiştir. Razî, bir taraftan diğer din ve kültürlerin İslâm akidesine ters düşen Tanrı tasavvurlarına karşı Allah’ın varlığı ve birliğinin delillerini ikame ederken diğer taraftan İslâm aleminde zuhur eden teşbihçi düşünceye karşı tenzih akidesini, ta‘tilci düşünceye karşı da sıfatların sübûtunu ve gerçekliğini kendisine has üslûbuyla ispatlamaya çalışmıştır.