"Ne işim var benim burada? Müşterisi olmam gereken yerde servis yapıyorum. Yaş otuz iki. Çok değil, daha dört ay önce takım elbiselerimin içinde kırıtıyordum şu caddede. Ama hadi evimize gidelim Fulsen. Burası bize uygun bir yer değil."“Omlet alacağım bir tane. Bir de çay. Omleti yumurtasız yapalım lütfen.”“... bu arada salata rica ediyorum ben. Ama gereksiz yeşillik koymayın içine.”“Vejetaryen bir içeceğiniz var mı? Sıcak, soğuk farketmez.”Garsonluk yedi milletten insanla anlaşabilme yeteneği ve yüksek sabır gerektirir. İçinizden söyledikleriniz duyulmasın diye güçlü mimik kontrolü ve teatral yetenek ister...Yalnızca statü ve etiketlerin yüksek sesle konuştuğu bir hapishanede yaşıyorsunuz. Ne kadar dayanabilirsiniz? Mutlaka sizi de “daha iyi yerlerde görmek” isteyenler vardır. Onlara bir fincan iyi kahve verin. Sakinleşeceklerdir. Bazı işler geçici olabilir, evet. Ama hayat kesin olarak geçici. Bunu bilirken nasıl durduğu yerde durabiliyor bunca insan?Blogunda paylaştığı “32’me doğru, garson ve mutlu...” yazısıyla 300.000'den fazla okurun yoğun ilgisiyle karşılaşan Fulsen Türker, ilk romanında herkesin içten içe “ah keşke” dediği büyük dönüşümünü, beyaz yakalıktan garsonluğa uzanan yolu bütün ayrıntılarıyla anlatıyor.Yalnızca bir meslek değiştirme serüveni değil, insanın kendisi ve geri kalan her şeyle yeni baştan ilişki kurma mücadelesi.Ansızın tepetaklak olan hayatını kahve kokusuyla, soslarla, kokteyllerle, sandviçlerle ve envai çeşit müşteriyle dolu rengarenk bir alemde tedavi eden genç bir kadının öyküsü...“Dede sana bir şey söylemem lazım.”“Söyle kızım.”“Ben mutluyum.”
Açıkçası kitaba başlamadan önce yazarın bu hayatı kendisinin istediğini,bilinçli olarak bu hayata yöneldiğini sanmıştım. Ama bir şekilde mecbur kalıyor,olaylar gelişiyor.
Kurumsal kariyer hayatından bunaldığım ve bundan sonra mutlu olacağım ne iş olsa onu yapmalıyım kafasında olduğum bir dönemde okudum. Hikayenin gerçek hayattan olması ve mutlu son ile bitmesi, umut vericiydi, eğlenceliydi. Kafa dağıtmalık bir kitap arıyorsanuz tavsiye edebilirim.
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
çok severek okudum, dizüstü edebiyatın en güzelleri.
Ah keşke Fulsen kadar cesaretim olsa.
Açıkçası kitaba başlamadan önce yazarın bu hayatı kendisinin istediğini,bilinçli olarak bu hayata yöneldiğini sanmıştım. Ama bir şekilde mecbur kalıyor,olaylar gelişiyor.
Kurumsal kariyer hayatından bunaldığım ve bundan sonra mutlu olacağım ne iş olsa onu yapmalıyım kafasında olduğum bir dönemde okudum. Hikayenin gerçek hayattan olması ve mutlu son ile bitmesi, umut vericiydi, eğlenceliydi. Kafa dağıtmalık bir kitap arıyorsanuz tavsiye edebilirim.
Yazarın ilk kitabı olmasına rağmen üslubunu çok acemi bulmadım.Severek okudum.