Telif Bildirimi ve Kitap Kaldırma İstekleri İçin
Gatien’ın Tutkusu

Kategori: Edebiyat Yazar: Jeanne Cordelier Yayınevi: Sel Yayıncılık

Gatien’ın Tutkusu

  • çevirmen: Ayşe Banu Karadağ
  • ISBN: 9789755700618
  • Dil: TÜRKÇE
  • Sayfa Sayısı: 126
  • Cilt Tipi: Karton Kapak
  • Kağıt Cinsi: 3. Hm. Kağıt
  • Boyut: 13.5 x 19.5 cm
Tanıtım Bülteni
"Görünüşte bir papağanım biliyorum, ancak özde bir insanım ben, bir erkeğim. Bu görüntümün altında bir adam saklı.. Kızgın bir cinin kurbanı olan bir adam, hırsları yüzünden insanlığına son verilen ve yaşamına ancak bir papağan olarak devam edebilen bir adam.Sahibem böyle bir şeyden şüphelenebilir mi acaba? Yoksa bundan şüphelendiği için mi bana öyle kötü davranıyor? Bilemiyorum. Benim adımı taşıyan başka bir papağan olduğunu zannetmiyorum. Aslında türdeş bir papağana da rastlamadım hiç. Hayal kırıklığına uğrama pahasına da olsa bir gün ansiklopedileri karıştırdım, papağan cinslerini inceledim, benim gibi bir papağana rastlamadım. Hayvan ansiklopedilerinde bile yer verilmemişti bana, demek ki ben başkaydım, ben farklıydım, ne de olsa beni kötü bir cin papağana dönüştürmüştü. Sonunda vazgeçtim olan bitene açıklama getirmekten, tüneğimin üzerine bıraktım kendimi aynı gerçek bir papağanın yorulduğu zaman yaptığı gibi."
Kitap Adı Format Boyut Bağlantı
Gatien’ın Tutkusu PDF 5.23 MB İndir
Gatien’ın Tutkusu EPUB 5.84 MB İndir
Gatien’ın Tutkusu MOBI 4.61 MB İndir
Gatien’ın Tutkusu ODF 4.92 MB İndir
Gatien’ın Tutkusu DJVU 6.15 MB İndir
Gatien’ın Tutkusu RAR 4.00 MB İndir
Gatien’ın Tutkusu ZIP 3.69 MB İndir

Sponsorlu Kitaplar

Satıcı Kitap Adı Bağlantı
BKM Kitap Sessizlik Artık Sensizlik Satın Al
Kitapyurdu Yüreğin Yorgunluk Görmesin Satın Al

Benzer Kitaplar




Kitap Yorumları - (4 Yorum)


Bir cin tarafından hacamat edilip kuş formuna sokulmuş anlatıcı vasıtasıyla dinlediğimiz hikâye, aşkın bütünlenip parçalanmasıyla ilgilidir. İnsanın sayısız parçası bir araya geldiğinde, kusursuz bir yapı ortaya çıktığında aşık olunur, sanırım böyledir bu iş. Aşkın bir durum olduğu ve en uygun nesnenin bu duruma yerleşir yerleşmez biricikliğe kavuştuğu söylenir, zaten orada olan yaraları taşımak için doğmuş olmakla benzer bir mevzu. Niklas Luhmann’ın aşk konusundaki incelemesini okuyorum şimdi, orada ilk görüşte aşık olmanın böyle bir doğum olduğu söyleniyor. Bir şeye hazır olma durumu gerçekten vardır, parçaların kusursuz birlikteliği diyeceğim ben buna. Aşık olmalık durum oradadır yani, bu tamam, ama kuvvetli bir vurulma için nesnenin varlığı çok daha önemliymiş gibi geliyor bana. Azıcık bilen adam olarak konuşuyorum; tek bir kez ilk görüşte aşık oldum ve hiçbir parçam buna hazır değildi, Luhmann’ın iddia ettiğinin tersini savunuyorum. Aşk kesinlikle bir hazırlıksız yakalanma olayıdır. Aşk, düşen ilk dolu tanesini kafaya yiyecek kadar şanslı olma halidir. Evet, tanesi. Şanssızlık değil ki, dolunun oluşmasından itibaren kafaya inene kadar çizdiği yolu okuyabilseydik eğer… Sanırım aşkı yine çözemezdik. Aşkı anlayabilmenin bir yolu yok, Luhmann aşkın yarattığı iletişime onca taban oluşturuyor ama kesin bir açıklaması yok. Dolayısıyla aşkın, tutkunun bürüneceği kimlikler de bu ansızlıktan doğan bilinmezin niteliğine sahip. Aşkın paylaşılabilirliği, paylaşılmazlığı, yarası, onarısı, sayısız yüzü var ve her birinin ne zaman ortaya çıkacağı belirsiz. Onca parçanın kusursuz birleşimi dedim, bir parça arıza çıkarsa sihir sönüyor. Aşk çok kırılgan, çok belirsiz, çok yorucu. Bunların tersi aynı zamanda, çakılı bir kaya gibi, tam şurada.
Her şey hazırdır, şartlar olgunlaşmıştır, zemin sağlamdır, aşık oluruz. Engelleri aşıp bir araya geliriz, arkamızda yıkıntılar bırakırız, arkamız diye bir şey kalmaz, şimdinin doludizginliğinde bilmediğimiz bir yere doğru sürükleniriz. Cordelier, iki aşığın bu sürüklenişini anlatıyor diyebiliriz. Anlatıcı kuş -bundan sonra Gatien olarak geçecek- sahibesine aşıktır, kadının her davranışını izler, hatta tanrılığa soyunup ne düşündüğünü, ne hissettiğini bilir, çok uzaklarda gerçekleşen olayları bile bilir. Cin çarpmış bir adamdan beklenecek hareketler. Yine de, aşkın kıyım kıyım kıydığı çiftin anlatısında yersiz gibi duruyor, bu tekniğin anlatıyı derinleştirdiği herhangi bir nokta yok, bir paspas da anlatabilirmiş hikâyeyi mesela. Tek bir nokta var, onca sadakatsizlikten sonra -birbirlerinin gözü önünde gerçekleşen olaylar bunlar, ben bir noktada üçlü ve dörtlü ilişki bekledim ama Cordelier o kadar yürütmemiş mevzuyu- sahibe, kendisine aşık olan Gatien’e “aşk” demeyi öğretiyor. Sahibin hediyesine öğretilen kelime, kadının peşinde koştuğu heyecanın en saf haline dönme özlemini taşıyor bir yandan. Kadın adama hâlâ aşık, onca onur kırıcı hadiseden sonra basitleşiyor, yaşamındaki ağırlıktan kurtulmaya çalışıyor -aşktan değil- ve kuşa dönüyor, o güne kadar pek de umursamadığı, hatta kötü davrandığı kuşa. Bunun dışında Gatien’in dahil olduğu pek bir mevzu yok.
Nedir, sahip ve sahibe tanışırlar. Sahibe, çoksatar birkaç kitabın yazarıdır, eşiyle çok sağlıksız bir ilişkiyi sürdürmeye çalışırken sahiple tanışır. Sahip, işi gereği uzaklara seyahat edip durur ama kadını unutamaz, bir süre sonra kadın, kendisine korkunç bir biçimde bağlı, saplantılı eşinden boşanır, adamla evlenir. Aşkın doğuşu ve serpilişi keyif vericidir, kavuşma tablosu mutluluk saçar ama, işte, sayısız parçalar. Bu parçalardan haberdar değiliz, aşık olduğumuz kişinin parçalarını hiçbir zaman tam olarak bilmeyiz, sadece bir arada durmaları için dua ederiz. Kadının parçalarından birkaçı yitiktir, muhtemelen nevrotik ebeveyn yüzünden. Kendisi de bunaltıcı bir ilişki kurar. Sanırım şöyle; başta her şey bütünken aşkın sağaltıcılığı ortaya çıkıyor ve zirveyi gören bir sağaltım uyguluyor ruha veya eksik olan her neyse ona. Aşkın ilk günleri bu, insanın en “iyi” olduğu zaman. Sonrasında, biraz alışıldıktan sonra… Parçalar dağılıyor. Sahibe, sahibi delicesine kıskanmaya başlıyor, zaten en başından beri adamdan çocuk yapmak istiyor delicesine. Çocuk, yer yer başka bir şey düşünmediği söylenebilir. Bu uğurda zorlu bir ameliyat oluyor, ölümden dönüyor, çocuk oluyor nihayet ama sahibe aklını iyice kaçırıyor. Başka dünyalardan, başka varlıklardan bahsetmeye başlıyor ve adamı da kendinden uzaklaştırıyor böylece. Gerisi son derece acılı bir kopuş-kopamayış hikâyesi. Bol cinsellikli, bol kırık kalpli. Kuşun basit dilinden.
Eh, çok boş bir zamanda okunabilir. Sırf ideal aşıkların birbirlerinin katili olmalarının seyri için okunur aslında.


Üzülerek belitmeliyim ki;tavsiye edebileceğim bir kitap değil…


Almakta çok tereddüt ettiğim ve okuduktan sonra pişman olduğum kitap.


Çok kısa zamanda bitebileceğini düşünmüştüm ama o kadar sıkldım ve o kadar anlamsız buldum ki kesinlikle tavsiye etmiyorum. Bir papağanın dilinden sahibesine olan aşkını dinliyorsunuz. “sahibim” ve “sahibem” diye adlandırdığı ailesinde olan bitenleri papağanın gözünden görüyoruz. Ama bu “sahibim” ve “sahibem” kelimenlerinin benzerliği yüzünden okurken de bocalatıyor.İçerik, kurgu herşey kötü.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

*

*