Fenaye bu romanın kahramanı. Babası Kadir ve kendinden yaşça oldukça büyük sevgilisi Haris. Baba ve Haris Sovyet Azerbaycan’ında üst konumlara gelmiş iki adam. Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra ortaya çıkan ilişkiler, Azerbaycan toplumunda yer bulmaya başlayan "yeni batılı değerler" bu iki adamı öyle bir hale getirir ki Dubai’ye ülkesinin kızlarını satan şirket adı altında bir çetede buluşurlar. Birinin kızı, ötekinin sevgilisi olan Fenaye’yi bile satmaya karar verecek kadar alçalacaklardır. Para bütün "özgürlük"lerin temelidir onlara göre. Fenaye ise şairliği ve olanca romantikliğiyle bu "özgürlüğü" bireyin sınırsız özgürlüğü olarak algılayacak ve kendi hazin sonunu hazırlayacaktır. Dubai, Kadir ve Haris neyin simgesidirler? Elbette küreselleşme ve kapitalistleşmenin. Özgürlük ile yozlaşmanın sınırları nerede kesişir? "Yeni değerler" bu kesişme noktasını ortaya koyan somut birer gerçeklik olarak hayatımızdadır artık. Gelinlik, Fenaye’nin bir insan olarak yıkılışı üzerinden Azerbaycan’ın toplumsal bir panaromasını da ortaya koyuyor.
Kahramanı Fenaye’nin bir insan olarak acıklı kaderinin üzerinden Azerbaycan’ın toplumsal panoramasını ortaya koyan roman, özgürlük ve yozlaşmanın sınırlarının neresi olduğunu sorguluyor. Küreselleşme ve kapitalizmin simgeleştiği iki kahraman üzerinden toplumsal okuma yapan kitap, Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra ortaya çıkan birey tipini ‘ye değerler’ bağlamında irdeleyerek, Azerbaycan’ın duvağını aralıyor. turkuaz
Gelinlik’in yazarı, herşeyden önce bir felsefi gerçeği, kavranılamamış, sınırsız özgürlüğün; bütün sosyal maneviyat için oldukça büyük, birçok durumlarda ise tamamıyla karşı konulamaz tehlike olduğunu dile getiriyor. “Hüseynbala Mierelemov’un yazar olarak asıl başarısı, zamanımızın olaylarına bu gerçeğin penceresinden bakabilmiş, sosyal yaşamın çok sesliliğininde sahte sesleri, saf seslerinden ayırarak, onları doğuran güzçsüzlüğün kaynaklarını meydana çıkarmaya çalışmış olmasındandır” diyor, kitabı yayına hazırlayanlar…
Kitap Yorumları - (2 Yorum)
Kahramanı Fenaye’nin bir insan olarak acıklı kaderinin üzerinden Azerbaycan’ın toplumsal panoramasını ortaya koyan roman, özgürlük ve yozlaşmanın sınırlarının neresi olduğunu sorguluyor. Küreselleşme ve kapitalizmin simgeleştiği iki kahraman üzerinden toplumsal okuma yapan kitap, Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra ortaya çıkan birey tipini ‘ye değerler’ bağlamında irdeleyerek, Azerbaycan’ın duvağını aralıyor. turkuaz
Gelinlik’in yazarı, herşeyden önce bir felsefi gerçeği, kavranılamamış, sınırsız özgürlüğün; bütün sosyal maneviyat için oldukça büyük, birçok durumlarda ise tamamıyla karşı konulamaz tehlike olduğunu dile getiriyor. “Hüseynbala Mierelemov’un yazar olarak asıl başarısı, zamanımızın olaylarına bu gerçeğin penceresinden bakabilmiş, sosyal yaşamın çok sesliliğininde sahte sesleri, saf seslerinden ayırarak, onları doğuran güzçsüzlüğün kaynaklarını meydana çıkarmaya çalışmış olmasındandır” diyor, kitabı yayına hazırlayanlar…