Telif Bildirimi ve Kitap Kaldırma İstekleri İçin
Hayat Dolu

Kategori: Edebiyat Yazar: John Fante Yayınevi: Parantez Yayınları

Hayat Dolu

  • çevirmen: Avi Pardo
  • Yayın Tarihi: 17.06.2015
  • Orijinal Adi: Full of Life
  • ISBN: 9789758441297
  • Dil: TÜRKÇE
  • Sayfa Sayısı: 144
  • Cilt Tipi: Karton Kapak
  • Kağıt Cinsi: 3. Hm. Kağıt
  • Boyut: 13.5 x 19.5 cm
Tanıtım Bülteni
"Taş gibi aramıza girmişti bebek. Endişeliydim. Hiçbir zaman eskisi gibi olamayacağımızdan korkuyordum. Odasına girip eşarbı, elbisesi ya da beyaz kurdelesi gibi özel eşyalarından birini elime aldığımda başımın döndüğü, sevgilime duyduğum aşkın coşkusu ile kurbağa gibi vırakladığım o eski günlerin özlemi ile dolardı içim. Tuvalet masasının önündeki iskemlesi, onun o güzel yüzünü aksettiren ana, başını yasladığı yastık, yıkanma üzere bir kenara fırlatılmış bir çift çorap, ipek pantolonunun elimi ayağım kesen cazibesi, gecelikleri, sabunu, banyo sonrasında hala ıslak ve sıca havluları: ihtiyacım vardı bu şeylere; onunla ola yaşantımın parçalarıydlar; ruj lekesi de hiç fark etmiyordu, çünkü kadınımın sıcak dudaklarından geliyordu."John Fante Hayat Dolu'da her evliliğin en önemli anlarından birini, ilk bebeğinin doğum öncesini, karısının hamilelik günlerini birlike nasıl yaşadıklarını anlatıyor. Karı kocanın ilişkilerindeki değişimi, o değişimin hayatlarına getirdikleri yenilikleri, hoşlukları ve zorlukları John Fante'nin duru anlatımıyla okuyacaksınız.
Kitap Adı Format Boyut Bağlantı
Hayat Dolu PDF 5.98 MB İndir
Hayat Dolu EPUB 6.68 MB İndir
Hayat Dolu MOBI 5.27 MB İndir
Hayat Dolu ODF 5.63 MB İndir
Hayat Dolu DJVU 7.03 MB İndir
Hayat Dolu RAR 4.57 MB İndir
Hayat Dolu ZIP 4.22 MB İndir

Sponsorlu Kitaplar

Satıcı Kitap Adı Bağlantı
BKM Kitap Sessizlik Artık Sensizlik Satın Al
Kitapyurdu Yüreğin Yorgunluk Görmesin Satın Al

Benzer Kitaplar




Kitap Yorumları - (5 Yorum)


Eş hamile, baba huysuz, peder baskıcı, Fante çaresiz. Otobiyografik öğeler taşıyan bu kitapta Fante, eşinin hamileliğinin son dönemlerini anlatıyor.
Teliflerden kazandıkları yetiyor, bir süre çalışmalarına ara veren Fante’nin tek amacı Joyce’un kaprislerine katlanıp sıkıntılı dönemi en az hasarla atlatabilmek ama bu pek kolay olmuyor.
“Bazen başımı kaldırıp baktığımda onu gözlerini bana dikmiş başını sallarken buluyordum.
‘Tanrım, neden evlendim ki seninle?’
Tek kelime etmeden aptal gibi sırıtmakla yetinirdim, çünkü ben de nedenini bilmiyor, ama benimle evlendiği için mutluluk ve huzur duyuyordum.” (s. 9)
Kadına haller geliyor; ev işlerini tek başına halletmeye çalışıyor, gece gündüz bebeklerle ilgili kitaplar okuyor ve bütün huysuzluğuyla doğumu bekliyor. Fante de makaleler okuyor, hatta doktorla konuşurken sürekli makalelerde okuduklarından bahsedip adamı bezdiriyor. Herkesin minik takıntıları var. Gecenin bir körü Joyce’un tuvalete koşup gümbür gümbür adımlarla yatağa dönmesi de bir başka ıstırap kaynağı. Fante, yazarlık kariyerini borçlu olduğunu söylediği, sevdiği kadına kavuşmak için bütün sıkıntıların geçmesini, çocuğun bir an önce doğmasını bekliyor. Joyce da öyle. Bebekten nefret edecekler neredeyse. Sadece bebekten de değil, pek sıkıntılı bir zamanda Fante geçmişi düşünmekte huzur buluyor, hüzün de buluyor gerçi.
“Sessiz sokaklar boyunca eve sürerken öbür kızları düşündüm, tatlı Avis’i ve sevgili Monica’yı, ve geçen onca yıldan sonra öyle bir özlem duydum ki onlara. Ne kadar güzel ve körpeydiler, vücutları ne kadar biçimliydi, hamilelikle şiş filan değillerdi, şimdi beni kendimden geçiren bıktırıcı bir arzuyla özlediğim kızlar geri gelmemek üzere gitmişlerdi ve onlara asla sahip olamayacağımı idrak edince az kalsın ağlayacaktım. Evlilik buydu, bir mezar, kendinden güçlü bir iyi ve doğru olanı yapma isteği ile sabahın üçünde insanın aptal konumuna düşmesine neden olan berbat bir hapishane. Evliliğin tek ödülü çocuklardı, onlar da nankördüler. Kendi çocuklarımı yaşlılığımda tahayyül edebiliyordum; beni kapıya koyuyorlar, ihtiyarlık maaşımı bağlatmak için bazı evrakları imzalıyorlar, böylece benden, hayatının en iyi yıllarını onlara daha iyi bir hayat verebilmek için dürüst bir işte alın teri akıtarak geçirmiş ihtiyardan kurtuluyorlardı. Böyle ödüyorlardı şükran borçlarını.” (s. 19)
Baba mevzuları diğer kitaplarda da var, hatta direkt Dostoyevski’ye bağlamış Fante. Oralara sonraki kitapta geleceğim. Bu kitaptakini vereyim şimdilik. Evlerinin ortasında koca bir delik açılınca duvarcı olan babasını ziyarete gidiyor Fante, adamı tamirat amacıyla eve getirebilmek için. Şimdi İtalyan aile yapısı hakkında The Godfather’dan, The Sopranos’tan bir şeyler biliyorum, bu yüzden evde geçen bölümleri, aile üyelerinin ilişkilerini gözümde canlandırabildim. Tipik Amerikan ailesi gibi yaklaşırsanız zannediyorum bu bölümlerin güzelliği önemli bir ölçüde kaybolur. Bu aile yapısı bilinirse neden bazı şeyler üstünde öylesi ısrarcı olunduğu falan anlaşılabilir. Bunu göz önüne alarak okumanızı tavsiye ederim. Neyse, anne zaten evlatlarına bitiyor, John’ı her gördüğünde bayılıyor falan. Baba tam baba; sert ve otoriter ama anneye verilen değer her daim ortada. Kardeşler de kardeş işte. Bu anne-baba ikilisi, torunun erkek doğması konusunda batıl inançları gereği yapmadıklarını, demediklerini bırakmıyorlar. Ceplere sarımsak koymak, sabah çiğ yumurta içmek gibi. En komik bölümlerin çoğu bunlar. Bir de baba-oğul ilişkisi var, inceldiği yerden kopmuyor da orta yolu bulmak için uğraşıyorlar bayağı. Kopamıyorlar tabii birbirlerinden, kesin bir rest yok. Aile her şeyden önemli.
Baba ikna ediliyor, eve dönüyorlar ve karnaval iyice karışıyor. Baba Nick, dev göçüğü tamir etmek için uğraşırken oğluyla çekişiyor, Joyce ve Nick birbirlerini pek sevdikleri için eşine karşı Nick’i savunuyor. Bir de Peder Gondalfo çıkıyor ortaya. Hamile kalana kadar koyu bir ateist olan Joyce, katolik olmaya karar veriyor ama Fante’de bir değişim yok, ateist olmasından mutluluk duyduğu eşi gibi düşünmüyor. Sonrası üçlü ittifak, ortada kalan bir adam ve bir dünya tantana, bebek doğana kadar.
Mis ya, Mustafa Kutlu okurken aldığım keyfin hemen hemen aynısını Fante’den alıyorum. Süper.


Güzel bir konu üzerinden hikaye şekilleniyor. Diğer kitaplardaki tadı yakalamak biraz zor olsa da Fante okuyan biri bu kitabı da okumadan geçmemelidir.


Okuyupta net hatırlayamadığım tek Fante kitabıdır. Ama ne olursa olsun john Fante okunmalı kesinlikle


Fante’nin diğer romanları kadar sürükleyici değil ama yine de bir fante eseri. ne kadar kötü olabilir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

*

*