Bu kitap, yirminci yüzyılın tarihi ve ahlak anlayışı hakkındadır. Hiroşima'yı, Nazi soykırımını, Gulag'ı, Çin Kültür Devrimi'ni, Pol Pot'un Kamboçyasını, Ruanda'yı, Bosna'yı ve diğer birçok mezalimi mümkün kılan o psikolojiyi anlatır.İştirakçilerin, kurbanların ve tanıkların anlatımlarına dayanan Jonathan Glover, farklı zulümlerin psikolojimiz zayıf noktalarını işaret eden ortak bir doğaları olduğunu gösteriyor. Sonuçta ortaya çıkan tabloyu, bunların üstesinden gelmek istiyorsak yaratmamız gereken etik anlayışı için bir kılavuz olarak kullanıyor. Verilen mesaj, kötümser veya umutsuz bir mesaj değil: ancak içimizdeki canavarlara yakından bakarsak, onları kafese koyma ve evcilleştirme projesine girebiliriz.
Kitabın geneline yayılan savaş ve katliam psikolojisini insan iliklerine kadar hissediyor ne yazıkki. Katliamı yaşayanlar kadar yapanların da psikolojisinin incelendiği kitapta katliamı yapanları mı yapma emrini verenleri mi daha çok suçlamak gerektiğini göremiyor, katliamın verdiği vicdani sıkıntıların, gelişen teknolojiyle ne kadar aza indiğini, katliamın gerçekleşmesi için tek bir düğmeye basmanın artık yettiğini farkedince korkuya kapılmadan edemiyorsunuz.
Kitap Yorumları - (2 Yorum)
Batının iç yüzünü ve insanlık düşmanlığını ortaya koyan güzel bir eser.
Kitabın geneline yayılan savaş ve katliam psikolojisini insan iliklerine kadar hissediyor ne yazıkki. Katliamı yaşayanlar kadar yapanların da psikolojisinin incelendiği kitapta katliamı yapanları mı yapma emrini verenleri mi daha çok suçlamak gerektiğini göremiyor, katliamın verdiği vicdani sıkıntıların, gelişen teknolojiyle ne kadar aza indiğini, katliamın gerçekleşmesi için tek bir düğmeye basmanın artık yettiğini farkedince korkuya kapılmadan edemiyorsunuz.