‘Hiçbirşey, bir müslümanı Kur’an’dan daha derin bir şekilde müteessir edemez. Adı, hatırası ve hayatı bir müslüman tarafından Hz. Muhammed’den daha aziz tutulan bir kişi yoktur. Hiçbir politik düşünce, müslümanlara ümmet düşüncesinin telkin ettiğinden daha yüksek bağlılık ve fedakarlık derecelerini telkin edemez. İslam’daki politik güç güvenin tabiatında vardır. O tek başına bir amaç değildir; güç tek başına güven olarak alınmadıkça zora dönüşerek dejenere olacaktır. İslam’da güç başka hiçbir kaynaktan değil, Kur’an’dan kaynaklanır. Bütün seviyelerde bir evrensel ictihadı başlatmak İslam alimleri için gereklidir. İman saftır, bulandırılmış olan müslümanın zihnidir. İslam’ın prensipleri dinamiktir, statik olan bizim yaklaşımımızdır. Keşfin, yeniliğin ve üretkenliğin yollarını açmak için yeniden düşünmek şarttır. Kendi eğitim sistemimize, kendi yönetim sistemimize ve kendi adli sistemimize sahip olmak zorundayız.’