İhtiyacımız olmayan eşyalarımız, giymediğimiz kıyafetlerimiz, oynamadığımız oyuncaklarımız var… Ama istediğimiz her şeye sahip olmak bizi mutlu etmeye yetmiyor. Satın aldığımız eşyalar evlerimizde birikiyor, bizi strese sokuyor ve boğuluyormuşuz gibi hissetmemize neden oluyorlar hatta kimi zaman bizi öldürdükleri bile oluyor. Trend tahmin uzmanı James Wallman bu kitabında, sahip olduğu her şeyi elinden çıkaran bir yöneticiden uzak bir dağ kulübesine taşınan hali vakti yerinde bir aileye, tüketim çılgınlığına sırtını dönen insanların hikâyelerini anlatıyor. Wallman’ın biriktirme çılgınlığına sunduğu çözüm ise çok basit ancak aynı ölçüde önemli. Değerlerimizi dönüştürmemiz lazım! Sahip olduğumuz şeylerden ziyade deneyimlerimize odaklanmalıyız. Yeni bir saat ya da yeni bir çift ayakkabı yerine dostlarımızla birlikte geçirdiğimiz zamana ya da paylaşabileceğimiz deneyimlere yatırım yapmalıyız. Psikoloji, ekonomi ve kültür konularındaki ilginç içgörüleriyle İstif Çağı, değişim konusunda hayati bir manifesto niteliğinde. Daha mutlu ve sağlıklı olmak isteyenlere, daha azıyla daha mutluyum diyenlere ilham olacak bir kitap.
İstifçiliğin ve eşyaya düşkünlüğün güzel bir eleştirisi. Yer yer kendini tekrar ettiğine katılıyorum. Gerçek yaşanmışlıklardan ve insanlardan çok sayıda etkileyici örnekler var. Kitap daha kısa olabilirdi ama yinede kendini sevdirdi bir çırpıda okundu.
Günümüz toplumundaki tüketimciliğin bir alternatifinin de olduğunu ve bu alternatife eğilim gösteren insanlardan yola çıkarak yaklaşımını çok başarılı bir biçimde gösteren çalışma. Yazar kitapta teorik yapı olarak biraz zayıf kalsa da pratiği güçlü bir biçimde ifade etmiş. Tüketim üzerine düşünmek isteyenlerin atlamaması gereken bir çalışma.
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
Eşyada boğulup hayatın özünü kaçıranlar için okunması gereken bir kitap. Modern zamana hitap ediyor aynı zamanda akıcı bir dille yazılmış.
2 yılda katettigim yolu çok güzel özetlemiş. benim için pekiştirec oldu.
İstifçiliğin ve eşyaya düşkünlüğün güzel bir eleştirisi. Yer yer kendini tekrar ettiğine katılıyorum. Gerçek yaşanmışlıklardan ve insanlardan çok sayıda etkileyici örnekler var. Kitap daha kısa olabilirdi ama yinede kendini sevdirdi bir çırpıda okundu.
Günümüz toplumundaki tüketimciliğin bir alternatifinin de olduğunu ve bu alternatife eğilim gösteren insanlardan yola çıkarak yaklaşımını çok başarılı bir biçimde gösteren çalışma. Yazar kitapta teorik yapı olarak biraz zayıf kalsa da pratiği güçlü bir biçimde ifade etmiş. Tüketim üzerine düşünmek isteyenlerin atlamaması gereken bir çalışma.
Bilinçli tüketim farkındalığı oluşturabilecek oldukça öğretici bir kitap