Seyrettiğimiz filmler, okuduğumuz romanlar, dinlediğimiz efsaneler gerçek olacak diye bekliyoruz. Şu beyaz atlı prens ne zaman gelir? Prens bulacağız diye kurbağa öpmekten de bıktık. Öpünce prense döneceğine o kadar inanmıştık ki, kurbağaların değişimini umduk. Kurbağalara da gün doğdu tabii! Sonra anladık ki, bunların hepsi masalmış. Anlayınca ne değişti? Hiçbir şey! Ne inatçı, ne umudu yüksek bir inancımız varmış. Denemeye devam ettik, ediyoruz. Velhasıl, kurbağa öpüp, sihrin gerçekleşmesini beklemekten bıkmadık. İşin kötüsü, o kadar çok kurbağa öptük ki, şimdi hepsi kendini prens sanıyor…
Son dönemde trend yayınevinden çıkan başarılı çalışmlardan biri.Kapak tasarımı çok şık.Kadınların kendi kendini ve hayatı sorgulayışlarını ve yaşadıkları zorlukları bir kadın gözü ile okumak bana ilginç geldi
kendimi zorlayarak, bitirmeye odaklanarak, sanki ders çalışırcasına okuduğum zoraki bir yolculuktu.Aldıysanız hakkını vererek okumak gerek diye düşündüğüm için…
çok aman aman diyebileceğim sevebildiğim tarzda kitap değil,kendi ilişkisinden yola çıkarak yazılmış kişisel gelişim türünde bir kitap. herkes için aynı şeyler geçerli olmayabilir. beklediğim gibi değildi.
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
Son dönemde trend yayınevinden çıkan başarılı çalışmlardan biri.Kapak tasarımı çok şık.Kadınların kendi kendini ve hayatı sorgulayışlarını ve yaşadıkları zorlukları bir kadın gözü ile okumak bana ilginç geldi
Yazarı gibi sevimli ve içten bir eser…
kendimi zorlayarak, bitirmeye odaklanarak, sanki ders çalışırcasına okuduğum zoraki bir yolculuktu.Aldıysanız hakkını vererek okumak gerek diye düşündüğüm için…
Okudum ancak sonuna gelemedim. Belki içinde kendimi bulamadığımdan belki başka sebepten, bilmiyorum.
çok aman aman diyebileceğim sevebildiğim tarzda kitap değil,kendi ilişkisinden yola çıkarak yazılmış kişisel gelişim türünde bir kitap. herkes için aynı şeyler geçerli olmayabilir. beklediğim gibi değildi.