13 Temmuz 1878’de, Berlin Antlaşması’nın imzalandığı gün Kaleköy’de güzel bir kız çocuğu doğar. Büyükanası adını Havva koyar. Dağda, bayırda çiçeklerle büyür. Okuryazar olur. Sevdalanır, yaylanın düzünde at koşturur. Kıtlıkların, salgın hastalıkların, savaşların, Müslüman ve gayrimüslim göçlerinin, tehcirin, gizli sevdaların yaşandığı yıllardır. Havva da mutluluklar, trajediler yaşar. Herkes gibi kozasından çıkmaya çabalar. Her seferinde olgunlaşıp daha güçlenerek ayağa kalkar. Ali Kemal’i ile Samsun’da karşılaşır. Emaneti Amasya’dadır. Yüreği İstanbul’da kalır… “Aslında bizim gibi böyle dağlık yerde, sarp yamaçlarda, vahşi doğanın içinde büyüyen çocuklar için çok doğaldır kayalıklarda tırmanmak, çiçek toplamak, börtü böcek kovalamak. Hele de nesillerdir bu dağlardaysanız iyi tutunmaktır meselenin özü. Kaymazsınız, kaymamanız gerekir. Düşmezsiniz, düşmemeniz gerekir. O dağların, o dağdaki kayalığın bir parçası olmanız gerekir. Aşağıya değil yukarıya bakarsınız, bakmanız gerekir!”
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
Büyük oranda Amasya ve Istanbul’da geçen iki kuşağın öyküsü. Bazı olaylar arası geçişler hızlı ancak Amasya üzerine çok güzel tarihsel betimlemeler yapılmış.
Tasvir ve anlatımı ile okunmaya değer harika bir eser.Yazarın kalemine yüreğine sağlık.
Amasyalı biri olarak çok etkilendim ,çok akıcı baştan sona kendini bir çırpıda okutan bir kitap olmuş.Tarihi bu kadar keyifli eski zamanın gelenek ve yaşam şekillerini bu kadar çeşitli tek bir kitaba sığdırabilmek büyük bir emek ve beceri.O dönemde yaşayan bir kadının her türlü zorlu mücadeleye rağmen dik duruşu çok etkileyiciydi.Her Amasyalı mutlaka okumalı ve okutturmalı diye düşünüyorum.Uzun zamandır okuyup bu kadar etkisinde kaldığım bir kitap olmamıştı,emeği geçen teşekkür ederim.
Başlar biraz yavaş geldi bana sonrasını bir solukta okudum. Tarihi öyküyle güzel harmanlamış.
Akıcı bir dil, çok iyi araştırma..bir solukta okudum, gönülden kutluyorum ve yeni yapıtlarını dört gözle bekliyorum.