Telif Bildirimi ve Kitap Kaldırma İstekleri İçin
Kavgam 1. Cilt

Kategori: Edebiyat Yazar: Karl Ove Knausgaard Yayınevi: Monokl Yayınları

Kavgam 1. Cilt

Tanıtım Bülteni
Norveç Oslo’da doğmuş olan yazar Karl Ove Knausgaard, tüm dünyada edebi bir sarsıntı yaratan KAVGAM adlı 6 kitaptan oluşan romanlar serisi ile tanınmaktadır. Kavgam’ın ilk kitabı 2009’da basıldıktan hemen sonra beş milyon nüfuslu Norveçte büyük bir sansasyon yaratarak yarım milyonluk bir satış hacmine ulaşmıştır. Serinin etkileri dalga dalga yayılarak Amerika ve Avrupa’yı derinden sarsmıştır. Kavgam kısa bir süre içinde 22 dile çevrilmiş ve Knausgaard’ı dünyanın en sıradışı edebiyat fenomeni haline getirmiştir. Yazar şu an İsveç Österlen’de yine bir yazar olan eşi Linda Boström Knausgaard ve 4 çocuğu ile birlikte yaşamaktadır. “Kalp için hayat basittir: Atabildiği kadar atar. Sonra durur.” ‘Karl Ove’nin kayda değer yeteneği ki bu yetenek bugünlerde ender bulunuyor, tamamen anda ve kendi varlığının farkında olması. Her detay süsleme ve gösterişten uzak bir biçimde ortaya konuyor, sanki yazmak ve yaşamak eşzamanlı oluyormuş gibi. Sizi tamamen içine çekiyor. Onun hayatını onunla birlikte yaşıyorsunuz.’ Zadie Smith, New York Review of Books Kavgam’ın ilk iki cildinde sıtma ateşine tutulmuş gibi oldum. 4 gün boyunca okumaktan başka çok az şey yaptım, e-postalarımı cevaplamadım, köpeğimi yürüyüşe çıkarmadım, bulaşıklar lavaboda yığıldı. Anlatının ışıkları sizi olduğunuz yere mıhlıyor, tıpkı otobanın ortasında kalakalmış bir hayvan gibi.’ Dwight Garner, The New York Times ‘Kavgam, Knausgaard’ın sıra dışı 6 ciltlik romanı tüm bilinen ticari reklamları alt üst ederek yazarını bir rock yıldızı haline getirdi. Sadece Norveç’te 450.000 adet satıldı, her 9 yetişkinden biri Kavgam’ı okudu.’ Emma Brockes, The Guardian ‘Bırakamıyorum, bırakmak istiyorum, bırakamıyorum, sadece bir sayfa daha, sonra akşam yemeğini hazırlayacağım, bir sayfa daha…’ Västerbottens-kuriren – İsveç ‘Bu destansı maceranın ilk ilk bölümü, bıkkın ve yorgun okurları bile hayata bağlayacak.’ The Independent ‘Knausgaard’ı okumak Google Earth’e ilk kez bakmak gibi; uzaydan kıtayı, ülkeyi, sonra büyüdüğünüz kasabayı ve caddeyi yakınlaştırıp tıklıyorsunuz. Hepsi orada, sadece tıklamaya devam edin.’ London Review of Books “Kavgam dürüst ve ustaca çekilmiş bir ‘selfie’” John Powers ‘Kavgam şaşırtıcı bir biçimde büyülüyor – ayrıntılar ve içtenliğin birleşimi, başka birinin beynine girme illüzyonu yaratıyor. Kavgam, kavgaya değer.’ GQ ‘Ardı ardına gelen her kitapta Bay Knausgaard, günümüzün en önemli yazarlarından biri olma ününü pekiştiriyor.’ The Observer (UK) ‘Çok güçlü ve canlı… Nefis, kalıcı ve tanrısal paragraflar… Knausgaard son derece çarpıcı ve tamamen dürüst. Evrensel endişelerin sıradan, banal seslerinden korkmuyor çünkü bunlar zaten hayatın akışı ve hepsi farklı şekillerde de olsa herkesin başına geliyor. Knausgaard’ın kitabında, aralıksız, sonu gelmeyen bir tat var. Sonuç cümleleri sakin, yalın ve başarılı. Walter Benjamin’in ‘gerçeğin efsanevi yönü’ dediği şeye sahipler.’ James Wood, The New Yorker ‘Müthiş bir roman... Çaresiz bir halde devamını bekliyorum cümlesinden başka bir şey söyleyemeyeceğim.’ Dagsavisen – Norveç ‘Tamamen sürükleyici, şaşırtıcı bir içgörü ile aydınlanmış sayfaları ve yürek paraçalayıcı dürüstlüğü ile Kavgam dünya edebiyatına tek bir karakteri sunarak bizi insanoğlunun zihninin derinliklerine çekiyor.’ Phillip Lopate ‘Kavgam insanın bakış açısını değiştiren bir kitap. İncil gibi.’ Heather Mallick, The Toronto Star
Kitap Adı Format Boyut Bağlantı
Kavgam 1. Cilt PDF 6.23 MB İndir
Kavgam 1. Cilt EPUB 6.96 MB İndir
Kavgam 1. Cilt MOBI 5.49 MB İndir
Kavgam 1. Cilt ODF 5.86 MB İndir
Kavgam 1. Cilt DJVU 7.32 MB İndir
Kavgam 1. Cilt RAR 4.76 MB İndir
Kavgam 1. Cilt ZIP 4.39 MB İndir

Sponsorlu Kitaplar

Satıcı Kitap Adı Bağlantı
BKM Kitap Sessizlik Artık Sensizlik Satın Al
Kitapyurdu Yüreğin Yorgunluk Görmesin Satın Al

Benzer Kitaplar




Kitap Yorumları - (5 Yorum)


“Kavgam’a başladığımda, hayatımdan ve yazdıklarından bıkmıştım. Harika ve büyük bir şey yazmak istedim, Hamlet ya da Moby Dick gibi bir şey ama kendimi çocuklara baktığım, bezlerini değiştirdiğim, karımla kavga ettiğim ve hiçbir şey yazamadığım küçük bir hayatın içinde buldum.”

Sabahın körü, dünya karanlık, Karl Ove’un hamile karısı, kocası yanında kalsın istiyor. Karl Ove sallamıyor ve bir sigara yakıp bir şeyler yazmaya çalıştığı bürosuna doğru yola çıkıyor. Bir şeyler yazacak. Yazabilirse. Yaratma sancısı zannediyorum tam midesinde, kasılıp duruyor. Sonra karısı aklına geliyor, kös kös dönüyor evine. Ev kalbin olduğu yerdir, Knausgaard’ın bir evi olduğunu sanmıyorum. En azından o zamanlar, anlattığına göre. Umarım şimdi evini bulmuştur, zira adamın iki büklüm, kör kütük yürümeye -yaşamaya- çalışmasının sancısını ta derinlerde hissediyorsunuz.

Sanırım insanlar postmodernizmden kuramlardan oradan girmeli buradan çıkmalı anlatılardan çok sıkılmış, Knausgaard patlamasını biraz buna veriyorum. Saydıklarımın her biriyle bir sınır çekersiniz, gruplarsınız ve önünüzde tam anlamıyla çözdüğünüze inandığınız bir fikir, eser vs. kalır. Bravo. En çok siz bildiniz, siz çözümlediniz. Peki şöyle gerçek bir şeyler okumaya ne dersiniz? Anılar kurgudur, hatırlandıkları ilk andan son ana kadar, evet ama onların her işlenişi doğaldır, yeniden yaratımı doğaldır. Michel Butor roman üzerine düşüncelerinde söyler de bunu. Yaşayanla anlatan aynı kişi midir, değildir ama Knausgaard okurken bu ikisini ayıran çizginin son derece inceldiğini, bana göre yer yer yok olduğunu görürsünüz. Bukowski’de alırsınız bu tadı mesela ama bence Panait Istrati ve John Fante’dir geçmiş muadilleri, elbette Proust’a da pek benzetirler. Yaşamın saf deneyimi; ne umutlu ne umutsuz. Istrati’nin dediğine yakın: “Bütün bildiğim; niçin acı çektiğimizi ve nasıl öleceğimizi bile bilmeden, neden ve nasıl olduğunu bilmeksizin aptalca, anlamsızca yaşadığımız.”

Utanç, Karl Ove’un gözlerinden bir adım geride olmasını sağlıyor. İzliyor, şahit oluyor ve yıllar sonra yaşadıklarını yazarken bile bu duyguyu tekrar yaşıyor, anlatının izleği utanç. Röportajlarında da belirtiyor bunu, biraz baktım da. Babasıyla, kadınlarla, çevresiyle ilişkilerinde utancın izlerini her zaman görmek mümkün. Yarışma gerginliği; toplumun önünde her zaman iyi görünmek ve diğerlerinden farklı bir yan ortaya koyabilmek. Müzikle uğraşması, grubuyla verdikleri ilk konser bir utanç kaynağı olsa da deniyor en azından Karl Ove, usanmadan deniyor. Her zaman da deneyecek, vazgeçecek gibi görünmüyor.

Toplum ama küçücük bir ülkede kimlerden oluşuyor bu toplum? Evlerin birkaç yüz metre aralıklarla yapıldığı, ebeveynlerin arkadaşlarının pek görünmediği, birkaç arkadaş dışında pek kimsenin tanınmadığı kapalı bir dünya. Elinden gelenin en iyisini yapmak zorunda Karl Ove, noel partileri ve okul dışında tanışacağı yeni birilerini bulması zor ki sosyalleşme girişimleri de nispeten başarısız. “Bir adım geriden” olayını örüyorum, yaşamını anlayabilirseniz neden yazdığını, ne yaptığını kısacası, anlarsınız. Sağda solda görmüşsünüzdür, kalbin atıp durmasıyla ilgili ünlü bir giriş cümlesi var. Sonrasında ölülerle çevrili bir dünyada yaşadığımızı söylüyor Karl Ove ve ölümle ölü arasındaki ilişkiyi irdeliyor. Ölümden korkmuyorsak ölüden niye korkarız? Nazım der ya, ölüme inanmadığımız içindir belki. Jankélévitch de aynısını söyler. Ölüme inanmıyoruz, bu yüzden öldüğünü gördüklerimiz gözden uzakta olsun istiyoruz.

Yaşamak zor zanaat, bir sanat. Babayla, eşle, çocuklarla yaşamak olunca mevzu, özgürlüğüne nokta koydurmayacak bir insan için daha da zor. En iyisini yapmaya çalışıyor Karl Ove, aile babası rolündeyken kendi babasından yola çıkarak belki nasıl bir baba olacağını bilmiyor ama olmayacağı şeyi çok iyi biliyor. İkisi aynı şey mi, bence değil. Edim yok; işin olumlu yanını hiç görmemiş bir adamdan iyi bir baba olmasını beklemek pek olası değil. Babasının bir okul toplantısında söylediğini yaşıyor sanki: “‘Okuldaki davranışları onun sorumluluğunda, benim değil.'” (s. 65) Yine de elinden geleni yapıyor Karl Ove, anladığım bu.

Baba. Son bölüm babanın ölümüyle birlikte yığılan bir geçmişin ağırlığını taşıyor. Dünyanın ağırlığı babadan oğula geçiyor. Biyolojik duvar yıkılıyor, sıra sonraki jenerasyona geliyor ve Karl Ove yükü üstlenmeden önce geçmişle hesaplaşıyor. Çok etkileyici bir bölümdü.


Çoğu zaman sıktı beni de ancak gene de ikinci kitabı da aldım


Beni çok sıktı kopukluk yaşadım birçok yerde


Anlattıkları sıradan şeyler ama bunu o kadar olağanüstü anlatıyor ki, elinizden bırakamıyorsunuz.


Yazardan okuduğum ilk kitaptı. Kesinlikle diğer kitaplarını da okuyacağım.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

*

*