Kalbimizin kandili, aklımızın delili, gönlümüzün baharı, gözümüzün nuru, kulağımızın nağmesi, dilimizin zikri olan Kur'an. Ufkumuzu, yedi semanın üstüne çıkaran, ötelerin Ötesinden haber getiren, bizlere edebi ve edebiyatı öğreten Kur'an. İmanla inkârı, hayırla şerri, hak ile batılı, iyiyle kötüyü ayırt eden, kitapların anası Furkan. Bize öğütler veren, öğüdünü tutanların şanını yücelten, arkadan gelenlere doğru bir ün bırakan, dilimizin zikri Kur'an. Ana sütü gibi, okuyanın yaşına kültürüne, anlayışına uygun gıda veren, her türlü derdine şifa olan Kur'an. Herkesin, insanların kendi aklının kalıplarıyla döktüğü kurallara çağırdığı, bin türlü sapıklığın kol gezdiği zamanda, insanları en doğru yola götüren Kur'an. Paramparça olup, lokmalar halinde gelip, düşmana yem olmamamız ve bizim sımsıkı sarılmamız için, Allah tarafından sarkıtılan sağlam bir ip olan Kur'an. Gönlümüzü göz eyleyen, geçirdekteki çiçeği görür gibi, şerrin gerisindeki hayrı, hayrın gerisindeki şerri gösteren Kur'an. Allah'la konuşma, peygamberlerle sohbet etme kitabı olan Kur'an. Lokman hekim, İbni Sina ve çağdaş eczacılar aynı tabiattan herkes kendi çağının hastalıklarına ilaç bulduğu gibi, Kur'an ayetlerinden de her çağın alimleri kendi çağının ilacım bulması gerekir. Rabbimiz, Kur'anını, insan hayatına uyumlu indirmiştir. Çocuğun cildi gibidir. Çocuk büyüdükçe yırtılmaz sökülmez eskime. Herkes kendi kültür kabı kadar ondan nasibini alır. Güneş, hava, su, toprak ilk insandan son insana kadar herkese faydalı olarak yaratıldığı gibi Kur'an-ı Kerim de son insana kadar insanlığa yol göstermeye devam edecektir. Kur'an, Allah kelamıdır. Güneş, hava, su, Allah'ın yarattığıdır. "Allah, güneşi, havayı, suyu binlerce yıl önce yaratmıştır. Biz Hz. Adem'in soluduğu havayı istemeyiz. Havamız çağdaş olsun" diyen yok. Kur'an âyetleri anne sütü gibidir. Bir günlük çocuğa, bir günlük gıdayı verir, altı aylık çocuğa altı aylıkken lazım olan gıdayı verir. Rektörün, aynı ayetten anladığı ile dağdaki çobanın anladığı ayrı olacaktır. Altı milyar insan, anlamak için gönlünü verirse Rabbimizin murad ettiğine yaklaşılır gıdaların tabii olanı daha iyi olduğu gibi, sözlerin ilahi olanı yani Allah'a ait olanı daha iyidir. Bu dünya yolculuğunda en ünlü hatipleri yaratan Allah'm hitabına kulak verelim. Kur'an: "Nazm ve Ma'nadan ibarettir." diye ta'rif edilmiş. Hem lafzı hem ma'nası korunmuş. Eğer Yahudi ve Hıristiyan ilim adamlarının dediği gibi "Önemli olan ma'nadir" deyip de Kitabın ilk nazil olduğu dil ile korunmasaydı, Kur'an da dilden dile tercemelerde en iyi Tercümanın elinde yüzde yirmi ma'na kaybına uğrayarak tahrif edilmiş bir kitaba sahip olurduk. Sahabe ve Tabiin, ilk günlerden itibaren Kur'anı başka dillere çevirmişler ama asimi çok iyi korumuşlar. Çünkü o manayı lafzın içine koyan Allah (c.c.)dır. Bizim yaptığımız konservelerin hiçbiri badem kabuğunun kendi özünü hem koruyup hem de beslemesi gibi değildir. Terceme ederken seçtiğimiz kelimeler, bizim yaşamımızın, bölgemizin, kültürümüzün, mensup olduğumuzsiyasal veya sosyal akımın anlayışının darlığı ve genişliği oranındadır. Kıyamete kadar gelecek insanların ihtiyacına cevap verecek manayı Kur'an ayetlerinin ve kelimelerinin içine yerleştiren Allah (c.c.)dır.İncelediğiniz bu Meal, benim 07 Eylül 1989 yılından 1999 yılına kadar Cağaloğlu'nda Cezeri Kasım camiinin salonunda yaptığım tefsir derslerinden meydana gelen "Şifa Tefsiri" adıyla yayınlanan eserimin içindeki mealin yeniden gözden geçirilerek ve bazı ilâveler yapılarak yayınlanmış halidir. İlmimin ve ifademin eksik olduğunu bildiğimden hatasızlığını söylemem mümkin değildir. Altı milyar insanın beyni, gönlü, bilgisi ve dili bende olsaydı hayatı biraz azaltabilirdim. O da mümkün olmadığına göre bu kadarını hatasıyla beraber kabul ediniz ve itikadı zedeleyecek hataları lütfen tarafıma bildiriniz.Teşekkür ederim.Mahmut Toptaş
Kitap Yorumları - (0 Yorum)