Telif Bildirimi ve Kitap Kaldırma İstekleri İçin
Kurtlarla Koşan Kadınlar / Vahşi Kadın Arketipine Dair Mit ve Öyküler

Kategori: Diğer Yazar: Clarissa Pinkola Estes Yayınevi: Ayrıntı Yayınları

Kurtlarla Koşan Kadınlar / Vahşi Kadın Arketipine Dair Mit ve Öyküler

  • çevirmen: Hakan Atalay
  • Kapak: Sevinç Altan
  • Yayın Tarihi: 14.12.2021
  • ISBN: 9789755393636
  • Dil: TÜRKÇE
  • Sayfa Sayısı: 544
  • Cilt Tipi: Karton Kapak
  • Kağıt Cinsi: Kitap Kağıdı
  • Boyut: 13.5 x 21.5 cm
Tanıtım Bülteni
Clarissa P. Estés, Kurtlarla Koşan Kadınlar’da gerçekten farklı bir önermede bulunuyor; kadınlar için yalın, uygulanabilir ve doğal çözümler öneriyor. 19. yüzyılla birlikte insanlığın doğadan kopuşu ve duygulara yer vermeyen kapitalist bir endüstri çarkının içinde kayboluşundan yola çıkarak, kadınların yapması gereken ilk şeyin içlerindeki doğal sesi keşfetmek olduğunu söylüyor ve kadınların içlerinde yatan sınırsız güç ve yaratıcılığın, kurtların doğal yabanıllığında yattığı savını ileri sürüyor. Kadınların çoğu zaman farkında olmadan içselleştirmek zorunda bırakıldıkları eziklik ve yetersizlik duygusuna, bastırılmış cinsel güdülerine çok değişik bir malzemeden yaklaşıyor: masallar!  İnsanlığın ortak bilinçaltının aynaları olduğunu düşündüğü masallar aracılığıyla kadın psişesinin derinliklerine iniyor ve birçok açmazdan kurtulmalarına yardımcı olacak masal tadında terapiler uyguluyor. Estés’e göre, kurtlarla kadınlar arasında, vahşilikleri, zarafetleri ve içinde yaşadıkları topluluğun üyelerine duydukları bağ açısından psişik bir benzerlik vardır. Kurtlar ve kadınlar arasındaki bu benzerlik, Vahşi Kadın arketipinde ortaya çıkar.  CLARISSA PINKOLA ESTÉSDr. Clarissa Pinkola Estés, uluslararası platformda tanınan ve ödül kazanmış bir şair, İsviçre, Zürih’teki International Association of Analytical Psychology (Uluslararası Analitik Psikoloji Kurumu) tarafından Jungcu Psikanalist Diplomatı seçilen bir psikanalist ve bir cantadora’dır (Latin geleneğinde eski öyküleri toplayıp saklayan kişi). Ayrıca bir dönem, Amerika Birleşik Devletleri’nde, C.G. Jung Center for Education and Research (C.G. Jung Eğitim ve Araştırma Merkezi) adlı kurumun başkanlığını yapmıştır. Doktorasını kültürlerarası araştırmalar ve klinik psikoloji üzerine yapmıştır. Estés, yirmi beş yıldır öğretmenlik yapmasının yanında, özel olarak kendi hastalarının tedavisiyle de ilgilenmiştir.
Satıcı Kitap Adı Bağlantı
Trendyol Kurtlarla Koşan Kadınlar / Vahşi Kadın Arketipine Dair Mit ve Öyküler Satın Al
Kitapyurdu Kurtlarla Koşan Kadınlar / Vahşi Kadın Arketipine Dair Mit ve Öyküler Satın Al
D&R Kurtlarla Koşan Kadınlar / Vahşi Kadın Arketipine Dair Mit ve Öyküler Satın Al
Idefix Kurtlarla Koşan Kadınlar / Vahşi Kadın Arketipine Dair Mit ve Öyküler Satın Al
BKM Kitap Kurtlarla Koşan Kadınlar / Vahşi Kadın Arketipine Dair Mit ve Öyküler Satın Al
Hepsiburada Kurtlarla Koşan Kadınlar / Vahşi Kadın Arketipine Dair Mit ve Öyküler Satın Al
Nadir Kitap Kurtlarla Koşan Kadınlar / Vahşi Kadın Arketipine Dair Mit ve Öyküler Satın Al
N11 Kurtlarla Koşan Kadınlar / Vahşi Kadın Arketipine Dair Mit ve Öyküler Satın Al
Amazon Türkiye Kurtlarla Koşan Kadınlar / Vahşi Kadın Arketipine Dair Mit ve Öyküler Satın Al
Kitap Adı Format Boyut Bağlantı
Kurtlarla Koşan Kadınlar / Vahşi Kadın Arketipine Dair Mit ve Öyküler PDF 22.58 MB İndir
Kurtlarla Koşan Kadınlar / Vahşi Kadın Arketipine Dair Mit ve Öyküler EPUB 25.23 MB İndir
Kurtlarla Koşan Kadınlar / Vahşi Kadın Arketipine Dair Mit ve Öyküler MOBI 19.92 MB İndir
Kurtlarla Koşan Kadınlar / Vahşi Kadın Arketipine Dair Mit ve Öyküler ODF 21.25 MB İndir
Kurtlarla Koşan Kadınlar / Vahşi Kadın Arketipine Dair Mit ve Öyküler DJVU 26.56 MB İndir
Kurtlarla Koşan Kadınlar / Vahşi Kadın Arketipine Dair Mit ve Öyküler RAR 17.27 MB İndir
Kurtlarla Koşan Kadınlar / Vahşi Kadın Arketipine Dair Mit ve Öyküler ZIP 15.94 MB İndir

ALTERNATİF İNDİRME LİNKLERİ

Kitap Adı Format Boyut Bağlantı
Kurtlarla Koşan Kadınlar / Vahşi Kadın Arketipine Dair Mit ve Öyküler PDF 22.58 MB İndir

Benzer Kitaplar




Kitap Yorumları - (5 Yorum)


C. P. Estes, İsviçre Zürih’teki “Uluslararası Analitik Psikoloji Kurumu” tarafından ‘Jungcu Psikanalist Diplomatı’ seçilen bir psikanalist olmasının yanı sıra hem bir “cantadora” (öyküleri toplayan kişi) hem de bir şairdir. Tüm bunların yan sıra iyi bir okuyucu, alanında doktoralı bir araştırmacı ve özel olarak hasta tedavisi yapan bir psikanalist olduğunu da ekleyelim. Dolayısıyla incelemeye tabi tuttuğumuz bu kitap sıradan yahut popülist bir kaygı ile yazılıp; feminist kitleyi hedef alan ucuz bir kitap olmaktan çok ama çok uzaktır. Kitap, teknik sınırlılıklar haricinde, son derece bilimsel (20 yıl süren) bir çalışmanın tezahürüdür. Naçizane yorumumu yalnızca meraklı bir okurun kişisel tecrübesi olarak değerlendirmenizi rica ederim.
Daha önce “Deli Dumrul” ile alakalı benzer (yalnızca metot olarak) bir çalışmanın varlığından haberdar olmama karşın kitabın ismi, konusu ve iddiası kitabı okumak istememe neden olan en büyük etken oldu. Yazın dünyamızda (telif yahut çeviri) benzer bir çalışmanın olmadığını ya da çok çok az olduğunu da düşünürsek kitabın önemini daha iyi idrak edebiliriz sanıyorum.
“Kendini had safhada yavan, yorgun, kırılgan, çökkün, kafası karışık, suskun, dizginlenmiş, heyecansız hissetmek. Kendini korkmuş, aksak ya da zayıf, esinsiz, cansız, ruhsuz, anlamsız, utangaç, sürekli kızgın, hafif meşrep, sıkışıp kalmış, yaratıcılıktan uzak, bastırılmış, aklını yitirmiş, güçsüz, çekingen, uyuşuk, döngülere hapsolmuş hissetmek…” (s. 24-5). Yazarın, kadının içerisinde bulunduğu durumu anlatırken kullandığı ifadeler, gerçekten, çok sarsıcı. Satırları okurken hayatın içerisinde karşılaştığımız birçok olay netlik kazanmaya başlıyor ve ister istemez empati kurmaya başlayıp; gördüğünüz ancak üzerine çok fazla düşünmediğiniz şeyleri düşünmeye başlıyorsunuz. Her insan ayrı yaratılışta olsa dahi ortak nokta ruhtur (s. 28). Kadın, aslında vahşidir (bu ifade olumsuz anlamıyla düşünülmemeli, yukarıdaki anlatıya karşı geliştirildiği unutulmamalıdır) fakat zaman içerisinde tahakküm altına alınmış, baskılanmıştır. İşte kitabın bize özellikle değinmeye çalıştığı ve belki de ortaya çıkartıp farkındalık sağlamaya hevesli olduğu şey tam olarak budur. Bu farkındalık giriş metninden sonra hikayeler aracılığı ile sağlanmaya çalışılmıştır. Kitabın içerisinde onlarca farklı öykü olmakla beraber öykülerin sonunda öyküye dair çözümlemeler sunulmuştur. Yazar bu çözümlemeleri yaparken; “Olayları gereğinden fazla entelektüel bir zemine oturtmak, kadınların içgüdüsel doğasına ait örüntüleri gizleyebilir” (s. 39) fikrinden hareketle son derece rahat okunabilir bir metin ortaya çıkarmayı başarmıştır. Burada her öyküyü ayrı ayrı yorumlamak, ne yazık ki, teknik olarak mümkün değildir.
Kitabı, herkese şiddetle tavsiye ediyorum ancak özellikle “erkeklerin” okuması gerektiğini söyleyebilirim. Kadınlar, kitabı okurken -muhtemelen- içinde yaşadıkları hayatın (belki de esaretin) kağıda dökülmüş haliyle karşılaşacak fakat erkekler neredeyse tamamen habersiz oldukları (ve belki de nedeni oldukları) bir dünyaya giriş yapacak, empati kuracak ve yine belki de (eğer gerekliyse ve yapabiliyorsa) kendine çeki düzen verecektir. Kitabın çevirisini orijinal dili ile karşılaştırmadığım için değerlendirme şansım bulunmuyor ancak yine de kullanılan Türkçenin anlaşılabilir ve rahat bir okuma sunduğunu söyleyebilirim. Kitabı bir roman gibi hızlıca okumaya çalışmanızı tavsiye etmem. Yavaş yavaş, bölüm bölüm okumak çok daha mantıklı bir tercih olacaktır. Teknik boyuta gelecek olursak (ki bu bölüm aslında uzmanlık gerektireceğinden yapacağım yorumları, yukarıda da belirtmiş olduğum üzere, meraklı bir okurun söylemleri olarak değerlendirmenizi rica ederim) öykülerin ilk kez bu kadar anlamlı bir şekilde kullanıldığını, hatta halk biliminin ve yapılan çalışmaların (Türkiye’de bu çalışmalar daha çok -zaman zaman sadece- yöresel öykü toplama gibi bilim dışı bir şekilde cereyan ettiğinden) bekası için önemli olduğu kanaatindeyim. C. P Estes’in yaptığı gibi diğer bilimler yahut disiplinler de toplanan bu öyküleri bu şekilde işleyebilir, kullanabilir yahut değerlendirebilirse halk bilimcilerin yukarıda belirtmiş olduğum toplayıcılığı anlaşılabilir ve meşru olacaktır. Elbette konu eğer bilim ise bu öykülerin, doğası gereği, birçok problemi (ne kadarı günümüze kadar ulaştı, ne kadar değişime uğradı vb) beraberinde getirdiği unutulmamalıdır. Dolayısıyla yapılan değerlendirmelerin doğruluğu “elimize ulaştığı” kadar ile sınırlı kalmak durumundadır. Neticede bilim “veri” ile ilerlediğinden ve elimizde de veri olduğundan yalnızca sınırlılıklara değinmek yeterli olmuştur sanıyorum. Tüm bunların haricinde, yaptığım tüm yorumların -ister istemez- bir erkeğin bakış açısı ile yazılmış olduğunu da itiraf etmek lazım gelir. Dolayısıyla bir hanımefendinin de kitap hakkındaki, görece hacimli, yorumlarını yine bu mecrada okumak isteriz. Son olarak kitabın çevirmeni Hakan Atalay’a, Ayrıntı Yayınları’na ve kitapyurdu’na teşekkürlerimi iletmek isterim.
Herkese sağlıklı, bol kitaplı günler!


Anaerkil dönemin tanrıçalarından erkek egemen panteonlara geçişin oldukça acılı bir süreç olduğunu sanıyorum. Zamanında adına tapınaklar kurulmuş Kibele’nin Demeter’e dönüşme evresinde çok kalın bir mitsel perde var, sonrasında dinsel olguların pagan inanışların yerini almasıyla mevzu iyice çorbaya dönüyor. Safsataların arasından gerçeğin ne olduğunu tam olarak göremesek de söylencelerden, masallardan bu yitirilmiş dünyanın izlerini bulmak mümkün. Jung’un psikanaliz yöntemiyle masallardaki arketiplerin peşine düşen Estés’in kurtları, kadınları, vahşiliği çekip çıkardığı bu kitabın içeriği tam olarak insanın -daha çok kadınların- bu kayıp zamanı. Yazar, yetiştiği kültüre bağlı olarak nesilden nesile süren bir hikâye anlatıcılığı geleneğinden geliyor. Andersen ve Grimm Biraderler gibi ünlü masalcıların eserlerinin yanında yerel kültürlerin söylencelerini de çok iyi biliyor, kutupların masallarıyla çöllerin masalları arasındaki bağlantılar coğrafya değişse de görünür bir şekilde ortaya çıkıyor. Estés cantadora/mesemondo, şair ve sanatçı olmasının yanında akademik çalışmalar yapan bir psikanalist. Yaşam deneyimlerini psikanaliz uyguladığı kişilerin verileriyle, şiirin sezgi yoluyla ortaya çıkardığı unutulmuş vahşi yaşamla birleştirerek kadınların bastırılmış doğasını vahşi kadın arketipiyle ve doğaları gereği bu arketipe yakınlığıyla bilinen kurtlarla ortaya koyuyor.
“Sağlıklı kurtlar ve sağlıklı kadınlar belirli ruhsal karakteristikleri paylaşırlar: Keskin bir duyarlık, oyuncu bir ruh ve yoğun bir kendini adama kapasitesi. Kurtlar ve kadınlar, doğaları, araştırıcılıkları, büyük bir dayanıklılık ve güce sahip olmaları bakımından yakın akrabadırlar. Sezgileri çok güçlüdür; yavruları, eşleri ve sürüleriyle yoğun bir biçimde ilgilenirler. Sürekli değişen koşullara uyum sağlamakta deneyimlidirler; tuttuklarını koparmalarının yanında çok da cesurdurlar.
Günümüzde oldukça katı bir erkek egemen dünyada yaşamaya çalışıyoruz. Vahşi doğayı parçalara ayırıp yöneten, yönetemediği zaman yok eden bu dünyada vahşi kadın derinlere, çok derinlere itilmiş bir halde bekliyor, ara sıra var olduğunu hatırlatsa da çoğu insan için sesi oldukça cılız. Kadınlara uygulanan toplumsal baskı yüzünden unutulma noktasına geldiği zaman kadın da asıl doğasını unutuyor ve içindeki sesle bağı kopuyor. Psişe. Kadının iç gözü, sezgisi, içsel ritmi, duygusal yüreği. Farklı kültürlerde, farklı disiplinlerde birçok adı var, birçok farklı biçimde sezilebilmiş ve adlandırılmış, sonra aynı biçimlerde hapsedilmiş, susturulmuş. Oysa doğa kadar eski, insanın en temel parçası belki de. Kadınların bu tinsel varlığa kulak veremeyecek kadar bezdirilmesi, ataerkil düzenin varlığını sürdürmek için yaptığı bir katliam. “Vahşi Kadın kadınları nasıl etkiler? Vahşi Kadın, müttefikimiz, önderimiz, modelimiz, öğretmenimiz olursa, iki gözümüzle değil, birçok gözü olan sezginin gözleri aracılığıyla görürüz. Sezgiye sahip çıktığımızda, yıldızla göğe benzeriz: Dünyaya binlerce göz aracılığıyla bakarız.” (s. 25) Vahşi Kadın, nesiller boyu sesini koruyan bir varlıktır ve ne kadar susturulmaya çalışılırsa çalışılsın ölmez, varlığını milyarlarca kadının ruhunda sürdürür. Estés’in gördüğü bir rüya: Öyküler anlatan Estés’in ayağına yaşlı bir kadın cesaretlendirici bir şekilde vurur. Estés’i omuzlarında taşımaktadır, kendisinin altında da daha yaşlı kadınlar vardır. Anlatıcı, kadının yaşlı olduğunu ve asıl onun yukarıda olması gerektiğini söyler. Yaşlı kadın bu öneriyi kabul etmez, bu şekilde olması gerektiğini söyler. Çağlar boyu süren bir aktarım. Her kadın bir diğerinin omuzlarında yükselecek, hikâyeler anlatılmaya devam edecektir. La Loba, Kurt Kadın, Kemik Kadın imgesi bir Hayat/Ölüm/Hayat döngüsünü işaret eder.
Bu kitap bir araştırma olduğu kadar bir hikâye derlemesi olarak okunabilir, hatta bir noktada kişisel gelişim kitabı özelliği de taşır. Masallardan ve hikâyelerden öğrenilecek çok şey, sezilecek çok duygu var. Bunlardan hareketle kitapta yer almayan diğer masallardan ve hatta hayatın kendisinden birçok çıkarım yapılabilir, yeter ki kapılar sezgisel dünyaya kapanmasın. Kadınlar için olduğu kadar erkekler için de anlamlıdır öyküler; animus olarak erkeklerin anlamını ortaya koyar. Tek bir pencereden bakılmaması gereken bir kitap bu. Ben iki öyküyü inceleyeceğim, kitapta yaklaşık yirmi öykü var ve her biri farklı bir yoldan sesinizi duymanızı sağlayabilir.
Estés güzel özetlemiş, aynen alıyorum: “Kurtlarla Koşan Kadınlar içsel hayat üzerine yüz masalı kapsayan beş-bölümlük bir dizinin ilk kısmıdır. Çalışmanın tam iki bin iki yüz sayfasının yazılması neredeyse yirmi yıldan uzun sürmüştür. Çalışma özünde bütünsel içgüdüsel doğayı hastalıklı halinden kurtarmaya ve onun doğal dünyayla ruh-dolu ve temel psişik bağlarını göstermeye çalışmaktadır. Bütün çalışmalarım boyunca kendini gösteren temel önerme tüm insanların yetenekli olarak doğduklarını iddia eder.” (s. 514) Hem derdi hem dermanı barındırır. Psikanaliz sonucu ortaya çıkan rahatsızlıkların tedavisinde kullanılan yöntemleri hep merak ederdim, kitabı okuyunca merakımın bir parçası dindi.
Mutlaka okunması gereken bir kitap. Kadınların kendi ruhlarına kulak vermeleri için, erkeklerin kadınları olduğu kadar kendilerini de daha iyi anlayabilmeleri için.


biraz yavaş aksada çok mükemmel bir kitap okunmalı


Kitap,her bölümde bir masal ve o masalın alt metinlerinde anlatılmak istenen düşünceleri yorumlaya yorumlaya ilerliyor.Oldukça yavaş okunan bir kitap,hatta hem dinleyip hem okuyarak ilerliyorum.


her satırı okumaya değer

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

*

*